Geçen kaleme aldım.
Söylediklerimin arkasındayım.
Adı şaibeye karışan eski bakanlarla ilgili iktidar partisi yeniden yüce divan yolu açmadıkça kamu vicdanında hep sorgulanır.
Aldı, almadı.
Yedi, yemedi.
Gözümüzle elbet görmedik.
Lakin…
Bugün uluorta mahkemelerde bunca şey konuşuluyorsa hala bu suskunluk niye?
Üstüne geçenlerde konu oldu ya…
“La tahzen! İnnallahe meana. Üzülme! Çünkü Allah bizimledir -Tevbe 40-” demiş ya whatsapp hesabında eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan.
Onca iddia ortada dolanırken susarak Allaha sığınmak hangi akıl mantık ve vicdanla örtüşür.
Ne güzel değil mi?
Yap - işlet - dua et.
Allah izin vermez beee.
Harbiden vermez.
Aklıma İngiliz yardım kuruluşu Oxfam'ın bir araştırması geldi.
Davos öncesi yayımlanmıştı.
Çok çapcıdıydı.
Credit Suisse'in verilerini kullanarak hazırladığı raporda dünyadaki gelir dağılımı adaletsizliğiyle ilgili çarpıcı sonuçlar yer alıyordu.
Zenginlerle fakirler arasındaki gelir eşitsizliğinin artarak devam ettiğini belirten Oxfam, 2016 yılında dünyanın yüzde 1'lik nüfusuna denk gelen 70 milyon kişinin dünyanın geri kalan yüzde 99'undan (Yaklaşık 7 milyar insan) daha fazla servete sahip olacağını duyurdu.
Raporuna göre 62 "süper zengin’’in toplam serveti, dünyanın nüfusunun en fakir olan yarısından daha fazla olduğu belirtildi. 2 yıl öncede dünya nüfusunun en fakir olan yarısının serveti, 80 "süper zengin’’in servetine denk geliyordu.
Şimdi merak ediyorum.
Benimkisi inanın sadece merak.
Sonuçta şu toplumsal sözcük kulağımda çınlıyor.
'Fazla bırkalama bak, ya meraktan gidersin ya da saç tarağından' dediğinizi duyar gibiyim.
Şu kola saat takanlar...
Ayakkabı kutularını dolduranlar…
Bankaların içlerini boşaltanlar yüzde 1'in içine giriyorlar mı?
Kimsenin parasında gözümüz yok ama zengin ne kadar zengin de olsa yahu akşam oturup içeceği en fazla 2 tas çorba.
İnanın 3. fazla gelir, midesi almaz…
Sanırım burada asıl fazlalık midenin de ötesi olan ego ve 'daha çok' arzusu…
Ahhhh bu arzular hep şelale, hep çağlayan...
Amannnnnnnnnnn…
Ne halt ederseniz edin.
Biz konuşuyoruz burada bık bık, elin adamı hamuduyla götürüyor...
