Dünya Ticaret Örgütü vakit geçirmeden Ruslara yaptırım uygulamalıdır

Otuz yılı aşkın süredir gümrük müşaviriyim. Rusyaya problemsiz ihracat yapıldığı çok nadirdir. Zorlukları nakliyeciler iyi bilir. Eşyanı teslim edeceğin yere kadar her kapıdan haraç ödeyerek geçersin. Bin bir çiledir Rusyaya ihracat. Rusyadaki bu manzara Rusyanın Dünya Ticaret Örgütüne girmesi ile kısmen düzelmeye başlamıştı. Çünkü Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) kuralları vardır. Bu örgüte katıldığında kurallar devreye girer. Her devlette buna uyar.
DTÖnün amacı: Üye devletlerin birbirleriyle adil ve tam rekabet koşulları altında ticaret yapabilecekleri serbest ve açık bir ticaret sistemi oluşturmaktır. Ticaret ve ekonomi alanındaki ilişkilerini geliştirmektir.
Rusya bu örgüte 2012 yılında girdi. Rusyanın katılımıyla DTÖ ülke sayısı 156ya yükseldi. Rusyanın DTÖye üyeliği sonucunda yürürlüğe giren uygulamaların içinde nakliye hizmetleri: Denizcilik ve kara nakliyesini yabancı kuruluşlara açacağına dair taahhütte vardır. Bu yük ve yolcuları da kapsamaktadır. Halbuki deniz nakliyesine, armatörlere getirdiği kısıtlama DTÖye verdiği taahhütlere aykırıdır.
Rusya, 2011 yılında, bütün DTÖ kurallarına ve GATT 1994, GATS (hizmetleri içeren), TRİPS (fikri mülkiyet kuralları) anlaşmaları kısa süreli geçiş süreleri ile uygulayacağını taahhüt etmiştir. Katılım sürecinin bir parçası olarak Rusya, hizmet ticaretine ilişkin 30; mal ticaretine ilişkin 57 ikili anlaşmalar imzalamıştır.Büyük devletler imzalarının arkasında dururlar. Rusya, yıllarca girmek için kapısında beklediğin DTÖnün kurallarına uymak zorundadır.
Uluslararası Ticaret DTÖnün kuralları ve düzenlemeleri kapsamında yapılmaktadır.
Uluslararası ticaret, ticaretin yapıldığı her iki devletin namusuna haysiyetine emanettir. Ama aynı zamanda uluslararası düzenlemeler de vardır.
Gatt Anlaşmasının Nihai Hükümler 23. Maddesi: “Diğer taraf ülkelerin muvafakati olmaksızın, bu anlaşmanın hiçbir hükmüne rezerv konulamaz.”
Türkiye Rusyanın bu yaptırımlarını DTÖ kanalıyla iptal ettirmelidir. Zarar ve ziyanı için de uluslararası mahkemelerde dava açabilir miyiz, bu konu hukukçularımızın işidir, araştırmalıdır.
GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmaları) birinci maddesine göre, herhangi bir ülkenin malının alınmaması yönünde bir kural getiriliyorsa, bunun tüm ülkelere uygulanması gerektiğini biliyoruz. Aynı anlaşmanın 3. maddesi de ulusal uygulamayı içerir. Tüm ülkelere yeknesaklık kuralı.
Ben falanca ülkeden elma almıyorum deme hakkın yok. Almazsan bu kuralı tüm ülkelere uygulamak zorundasın. Özetle yaptırımı var.
Bugüne kadar ülkemiz, Rusya krizini çok soğuk kanlılıkla götürmeyi başarmıştır. Devlet olmak, devlet adamı olmak kolay değildir. Peki biz ülke olarak Rusya gibi mi yapmalıydık. Tabiiki hayır.
Topraklarımızda bulunan her Rus vatandaşı bizim teminatımızdadır. Öğrenciniz, öğretmeniniz, turistiniz, ticaret adamımız, hepsi bizim himayemizdedir. Hepsinin hava sahamızı ihlal etmeden önce hangi hakları varsa şimdi de o hakları korumadadır. Hepsi bizim misafirimizdir.
Biz taa bir ucundan, Avusturalyalardan kalkıp bizimle savaşmaya gelen anzakları dahi “onlar artık bizim evlatlarımızdır” diye bağrımıza basmış bir milletiz. Sonuç olarak; ben hükümet olsam derhal Akkuyu Nükleer Santralinin Ruslarla işbirliğini durdururum. Çünkü Rusya güvenilirliğini kaybetmiştir. Böylesine stratejik bir konuda nasıl iş birliği yapabiliriz?
Devletlerarası ilişkiler karşılıklı esasına göre şekillenir. Rusya kendisine çeki düzen vermezse, sınırda bekleyen her tıra karşılık Rusyanın bir gemisi aranmalı, boğazlarda sıra beklemelidir.
Aslında bu yazıda biraz da tarih yazıp Prut Savaşından Baltacı Mehmet Paşa ile Putinin babaannesi Katerinadan bahsetmeyi isterdim.
Ama fazla yerim yok.
Yazdıklarımın büyük bir kısmını da bizim hukuk müşaviri çıkarttı.
Neymiş, suç teşkil edermiş.
Ne yapalım içimizdekileri yine de tam olarak yazıya dökemedik.
Bununla idare edeceğiz.

EKOHABER