Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum. Kendimi bildiğim bileli bu kadar az yağış aldığımız bir yılı hatırlamıyorum. <strong>Geçtiğimiz kış Uludağ'a bile normalin 3'te biri kadar kar yağdı. Kıştan haziran ortalarına kadar yağan yağmurlar da yağmadı.Temmuz, Ağustos ve Eylülde de önceki yıllara göre damlaya hasret kaldık.</strong> O yüzden mevcut susuzluk sıkıntısının ana sebebi olarak yağış azlığı gösterilebilir, buna itirazım yok. <strong>Ancak bir şekilde böyle olabileceği öngörülüp yıllardır yapılan ranta dayalı yanlışlar yapılmaz ve ilave tedbirler alınabilirdi. </strong> Tüm bunları yapması gerekenler son 50 yılda bu şehri yönetenlerdir. Tek başına hiçbir döneme sorumluluk yüklenemez. Çok yöneten en çok sorumludur o ayrı. Ancak burada sorunun temeline inmek istiyorum. <strong>Bursa her konuda ihmal edilen hakkını alamayan bir kenttir.</strong> <strong>Evliya Çelebi'nin "Velhasıl Bursa sudan ibarettir" sözü bana göre artık </strong> <strong>"Vehasıl Bursa ihmalden ibarettir" olarak değişmiştir.</strong> Zira bu ihmallerle "Üvey evlat" muamelesi görmektedir. Bu durum çok yeni de değil aslında. Osmanlı'dan, İstanbul'un fethinden itibaren Bursa ve Anadolu unutulmuştur. <strong>Osmanlı'da, Anadolu şehirleri büyük birer köyü geçtim mezra görünümündeyken İstanbul'un tepeleri sahilleri, ormanları, hazinedeki sikkeleri bitirme pahasına saraylarla, dev kasırlarla, köşklerle, külliyelerle donatılıyordu ! </strong> Kaza ile Bursa'ya han yapsalar o hanın geliri İstanbul'daki külliyelere tahsis ediliyordu. Tıpkı şimdiki gibi yani ! <strong>Bursa'dan toplanan vergilerle İstanbul, Ankara yüzlerce kilometre metro ağı ile örülürken Bursa'da 1 kilometre bile metro yok.</strong> İşte tüm bu ihmallerin yansımasını susuzluk sıkıntımızda da yaşıyoruz. Bursa verdiği verginin, ülkeye sağladığı katmadeğerin karşılığını alamadığı gibi var olan kaynakları da gasp ediliyor. <strong>Nüfusu 50 yılda 10 kat artarak 300 binden 3 milyona çıkan Bursa'nın ovası sanayii ile katledilirken dağı da ihmal edilmedi ! </strong> <strong>Bursa onlarca su kaynağı, dere, gölet ve kuyu ile beslenirken o su kaynakları yabancı firmaların işlettiği su fabrikalarına peşkeş çekildi.</strong> <strong>3 milyon insanın yaşadığı şehir merkezi ise iki küçük baraja ve sondaj kuyularına mahkum edildi.</strong> <strong>Tüm bunlar son 50 yılda oldu.</strong> 2002 'de faaliyete geçen "Çınarcık Barajı'ndan su getireceğiz 2060 yılına kadar su sorunumuz olmayacak sözünü en az 20 yıldır duyuyoruz ancak o proje bir türlü bitmedi gitti. Ancak bir ay kadar önce Bypass hattı devereye alınabildi, o da mevcut durum için yeterli olamıyor. Yine İstanbul'dan bir örnek. Mega kent 90'lı yılların başında çok büyük su sıkıntısı çekiyordu. Öyle ki insanlar yıkanmak için komşu şehirlere gider olmuşlardı. O İstanbul'da -Ki oranında nüfusu çok arttı- bugün sular kesilmezken Bursa'da kesiliyorsa bunun nedeni su için yapılan yatırımların yetersizliğindendir. <strong>İfade ettiğim gibi Bursa'nın yaşadığı sorunların, eksikliklerin ana nedeni devletten hakkı olan yatırımları alamamasıdır. </strong> Yerel yöneticiler ve meclisteki vekilleri tarafından hakkının, halkının savunulmamasıdır. Bunun yanısıra gelen üç kuruş paranın da yanlış yatırımlara heba edilmesidir. Mevcut durumdan kimse kendini sıyırmaya çalışmasın. <strong>İfade ettiğim gibi son 50 yılda kenti yöneten, mecliste temsil eden birkaç istisna dışında herkes yaşadığımız ihmallerden ve son susuzluk sorunundan sorumludur.</strong> Tüm bu yanlışlar düzelmedikçe Bursa'nın her alanda yaşadığı sıkıntılar düzelmeyecek, aksine artacaktır.