<div> Yazmanın en zor olduğu zamanlardan biri…</div> <div>Hani kimi zaman insanın sözcükler boğazında düğümlenir ya… Yazmak… Öyle bir şey işte…</div> <div>Alışverişe çıkıyorsun, hava soğuk; üşüyorsun, Üşümek istemiyorsun, ama soğuğu hissediyorsun…</div> <div>Ateş basıyor, üşüdüğünü hissetmekten utanıyorsun…</div> <div>Sıcak çorba içerken utanıyorsun… Her an, her adımda utanıyorsun… Konuştuğum tüm arkadaşlarım, görüştüğüm tüm tanıdıklarım aynı durumda... </div> <div>Felaketin boyutları çok büyük! </div> <div>1999 Marmara Depremi’ni aşan büyük bir felaket söz konusu… Bir de şimdi iletişim teknolojisi var; insanları enkaz altından canlı yayında izliyorsunuz.. </div> <div>Felakete tanıklık daha yoğun... Bir de mızrak çuvala sığmıyor. İnsanlar cep telefonlarıyla kayda aldıkları tanıklıklarını milyonlara ulaştırıyor anında.</div> <div>Felaketin boyutları, yardımların. arama kurtarma ekiplerinin yetemediği, yetişemediğii, depremzedelerin çaresizliik içindeki haykırışları sansürlenemiyor, ört bas edilemiyor... </div> <div>Depremin büyüklüğünü AFAD başta 7,4 olarak açıkladı. Oysa 6 Şubat 04,20’de Google tıkladığınızda çıkan haritada 7,8 büyüklüğünde olduğu yer alıyordu…</div> <div>Sonradan AFAD 7,7 olarak revize etti… Gün ışıdığında yıkımın boyutları da görünürleşti…</div> <div>Hatay, Kahramanmaraş, Gaziantep, Malatya, Adıyaman, Adana, Kilis, Urfa, Osmaniye, Diyarbakır’da yıkılan binalar vardı. Bilim insanları 400 kilometrelik fay kırılmasından söz ediyor….</div> <div>Nihayet AFAD depremin büyüklüğünü revize ederek 7,7 olarak açıkladı.</div> <div>Yer bilimciler, deprem uzmanları bu büyüklükte bir depremi beklemediklerin açıklarken, bilim insanlarının hiç tahmin etmedikleri 7,6 büyüklüğündeki ikinci devasa deprem ise ilkinden sonra ayakta kalan binaları da yerle bir etti...</div> <div>An itibariyle 72 saat dolmak üzere... </div> <div>Aradan geçen üç günde öğreniyoruz ki, çok sayıda insan ilk depremde yıkılmayan evlerine yeniden girdiklerinde ikinci depremde yıkılan binanın altında kalarak yaşamlarını kaybetmişlerdi…</div> <div>Marmara Depremi’nde ağır yıkım Yalova, İzmit ve Sakarya ve ilçelerinde olmuştu. Deniz ve karayolundan ulaşılabilirdi. Bursa ve İstanbul hastaneleri yaralıları göğüslemişti.</div> <div>İstanbul’dan kurtarma ekipleri bulabildikleri her türlü tekne ile deprem bölgelerine ulaşabilmişlerdi.</div> <div>Marmara Depremi’nden etkilenen illere Bursa üzerinden de ulaşım mümkün olmuştu. Hatırladığım kadarıyla Yalova yolu kapanınca, Orhangazi, Üreyli üzerinden Karamürsel’e giden köy yolları kullanılmıştı.</div> <div>Şu anda depremden etkilenen, evleri yıkılan, evlerine giremeyen, yakınları enkaz altında olan ya da yakınları yaşamını yitiren milyonlarca insan var…</div> <div>Depremden etkilenen nüfusun 13,5 milyon kişi olduğu söyleniyor. Buna deprem illerindeki Suriyeli sığınmacılar dahil midir bilemiyorum. </div> <div>Deprem olmasaydı, biz bugün kar yağışı nedeniyle okulların tatil edilmesini falan yazacaktık.</div> <div>Kar yağsın, barajlarımız dolsun, kuraklık bitsin, demiştik… Kar da yağmaya başlamıştı… Meteoroloji, Valilikler sarı ve turuncu alarm uyarısında bulunuyordu…</div> <div>Ne yazık ki, kar ve soğuk hava depremzedeler için beyaz ölüme dönüştü. Tabip Odaları enkaz altındaki vatandaşların bir kısmı hipotermiden yani soğuktan yaşamlarını yitirmeye başladığı yönünde açıklamalarda bulundu…</div> <div>Yazıyı yazdığım an itibariyle depremin üzerinden 70 saat geçti. Hala tek tük de olsa enkaz altından yaralı kurtarılan vatandaşlar da var…</div> <div>İçler acısı bir durum… Sorulacak çok soru var… Belediyelerin, kamu kurumlarının, büyük fabrikaların bünyelerinde arama kurtarma ekipleri var…</div> <div>Helikopterle ya da uçakla en acil şekilde, teçhizatlarıyla birlikte deprem bölgelerine nakledilebilir miydi?</div> <div>Daha hazırlıklı olunabilir miydi?</div> <div><strong>Deprem uzmanları dünya üzerinde 6 bin küsur binanın yıkıldığı bir depremde hiçbir ülkenin arama kurtarma ekiplerinin yeterli olamayacağını söylüyor. </strong></div> <div>Asıl mesele önceden tedbir almakta... </div> <div>Marmara Depremi'nde İzmit Dilovası'na bağlı Tavşancıl Beldesi'nde tek bir ev bile yıkılmamıştı...</div> <div>Srrı ise 987 yılında belediye Başkanı seçilen Salih Gün'ün beldeyi üniversite hocalarıyla çalışarak depreme hazırlaması, riski bölgeleri yerleşime kapaması, 3 kattan fazla vermemesiydi...</div> <div>Kendi babasına bile ruhsat vermemişti. Sırrı buydu, beldesini bilimin uyarılarını dikkate alarak planlamıştı... </div> <div>6 bin bina enkazında çalışacak arama-kurtarma ekibinin en az 120-150 bin kişi olmasından, ayrıca her enkazda aydınlatma, yani jeneratör, bir o kadar da vinç, kepçe gerektiğinden söz ediliyor… </div> <div>An itibariyle ulaşılmamış enkaz sayısı binlerle ifade ediliyor. Köylerde neler olup bittiği, oralara giden gazeteci olmadığından bilinmiyor… </div> <div><strong>Sağlıkçılar, deprem uzmanları, enkaz altında canlı kurtarmada ilk 24 saat çok önemli olduğunu söylüyor... </strong></div> <div>Zaten canlı yayında izliyorsunuz durumu… Saatler birbirinin üzerine yığıldıkça, canlı kurtarım sayıları azalıyor, can kayıpları artıyor…</div> <div>Bundan sonra artık enkazların başında mucizeler bekleniyor… İşin en vahimi yanı şu;</div> <div>Deprem illerinde yeni yapılan binalar da yıkıldı…</div> <div>TMMOB’a bağlı oda yetkililerinden yaptığımız söyleşilerde ya da yaptıkları açıklamalarda kaçak yapılaşmadan söz ederken 1999 depremi öncesi yapılan apartmanlar için bile “Hiç olmazsa mühendislik hizmeti alınmış” derlerdi... </div> <div><strong>Şimdi ise mühendislik hizmeti alan, hatta yeni yapılmış çok katlı binalar da yerle bir… </strong></div> <div>Bu da herkesin sorguladığı bir husus…</div> <div><strong>Yerel yönetimleri, kamu kurumları, büyük işletmeleri, hemşeri derneğinden SİAD’lara aklınıza gelebilecek her türlü STK’lar, muhtarlıklar, spor kulüpleri, OSB’ler herkes ama herkes, küçücük çocuklar bile yardım kampanyasına katılıyor… </strong></div> <div><strong>Bir de iyilik Ordusu Ahbap ve neferi Haluk Levent var… </strong></div> <div>Tüm vatandaşların katıldığı muazzam bir kampanya var... </div> <div>Her partiden, her görüşten vatandaş yardım için çırpınıyor; insanımız muhteşem bir dayanışma gösteriyor. </div> <div>Yurt dışından arama kurtarma ekipleri de geliyor. Onlar çoğunlukla enkaz altından ceset çıkartacaklar, ne yazık ki böyle...Aslında herkes biliyor can kaybının on binleri katlayacağını... </div> <div>Yine de “<strong>Mucizelerin gerçekleşmesini umut ediyoruz…”</strong></div> <div>An itibariyle tek tesellimiz, umudumuz mucize kurtuluşlar…</div>