BTSO otomotiv sektörü ve yerel otomotiv stratejisi (2)

BTSO otomotiv sektörü ve yerel otomotiv stratejisi (2)

BTSO otomotiv sektörü ve yerel otomotiv stratejisi (2)

Dünkü yazımda hobileri lobileri anlatmış, BTSO'nun yerli otomobile talip olduğunu paylaşmıştım. Aynen dediğim gibi her şey hazır bunun için. TEKNOSAB ise biçilmiş kaftan. Geriye sadece karar vericilerle birlikte sıkı takip kalıyor.

Bir süre önce dikkatle okuduğum BTSO otomotiv sektör analizlerini şimdi paylaşmanın tam zamanı. Çünkü göreve geldiği andan itibaren BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay ve ekibi tüm sektörleri konseylerle ele almış.

Çok yönlü incelemiş, araştırmış ve 2023 hedefiyle örtüştürülmüştü.

İşte o çok özel sektör raporundan satır başları...

Önce dünya ve Türkiye'ye otomotivde göz atalım.

 

DÜNYADA OTOMOTİV SEKTÖRÜ

Otomotiv sektörü dünya ekonomisine hem istihdam, hem ihracat istatistikleri açısından en ciddi katkı veren sektörlerden biridir. 2008 krizi sonrası Detroit şehrinin iflasına kadar uzanan süreçte taşıt araçları sanayinde üretim yerleri değiştirmekte ve sürekli yeni üretim yeri alternatifleri ortaya çıkmaktadır. Birçok sektörde olduğu gibi Asya’nın 2020’li yılların ortalarına doğru dünya üretiminin yarısını gerçekleştireceği tahmin edilmektedir. Çin, Hindistan ve Malezya birincil, Endonezya, Filipinler ve Vietnam ikincil üreticiler olacaktır. Güney Kore ve Japonya’nın üretim hacmi kısmi olarak bu ülkelere kayacaktır. Orta-Doğu Avrupa’da Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Rusya, Slovenya, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Polonya ve Macaristan önemli üretim merkezleri olacaktır. İran, kendi modellerini yaratan Fas ve Mısır yabancı sermaye girişleriyle alternatif üretim alanları olacaktır. Brezilya ve yakın dönemde ciddi otomotiv yatırımı çeken Meksika da kıtalarının önemli üreticileri olacaktır.

Mortgage krizinin Detroit şehri başta olmak üzere sektöre verdiği 2008 dönemi sonrası dışında üretim rakamları sürekli artmıştır. Ticari araçların üretimi ise otomobile oranla daha istikrarsızdır.

Üretim yerleri arasında Ar-Ge – Teknoloji – Tasarım ve Mükemmeliyet merkezi çerçevesinde olanlar, etkin yan sanayici ve tedarikçi yapısı bulunanlar kalıcı olacaktır. Sadece üretim merkezi olarak varlığını devam ettirenler maliyet baskısı ile karşı karşıya kalacaktır. Bunun yanında üreticiler arasında konsolidasyon ve toplulaşma devam edecektir. Yan sanayiler yeni üretim yerleri, yeni üreticiler ve yeni üretim teknolojilerinden oluşan yeni koşullara uyum sağlamak zorunda kalacaktır. Dolayısıyla yan sanayi için alternatif pazarlar oluşacaktır. Hibrid araçlara uyum sağlamak adına yan sanayi ürünleri değişmek durumunda kalacaktır. Ticari araçların üretimi, üretim maliyetlerinin düşük olduğu ve ticaretin, lojistiğin, taşımacılık faaliyetlerinin, inşaat ve alt yapı yatırımlarının hızla genişlediği birçok gelişen ülke pazarlarına ve yakınlarına toplanacaktır. OICA’nın yayınladığı Dünya’da otomotiv satışları istatistikleri değişmekte olan trendleri göz önüne sermektedir. Çin ve Asya otomobil ve ticari araç satışlarında çok ciddi bir atılım yapmıştır.

Otomobiller dünya pazarında 3 ana fiyat grubuna ayrışmıştır. Bunlar; Çin ve Hindistan gibi pazarlar için üretilmiş ucuz otomobiller, Avrupai tarzda küçük motorlu, enerji tasarruflu B-C segment araçlar ve A tipi yüksek donanımlı otomobillerdir. Alternatif enerji-yakıt ile çalışan otomobillerin üretimi ve satışı kademeli olarak artacaktır.

Çin’in elektrikli otomobil üretiminde en önemli üretici olma planı bulunmaktadır. 2025 yılında hibrid araç satışının, toplam otomobil satışları içinden yüzde 5-10 arası bir pay alacağı tahmin edilmektedir. Otomotiv ve ticari araç yan sanayi; kullanılan malzeme ve yakıt teknolojisindeki değişime bağlı olarak yan sanayi ürünleri üretimine kayacaktır. Motor ve motor aksamları hibrid-elektrikli-yakıt hücreli donanımlar ile uyumlu olacaktır. Son olarak ise hidrojen enerjisi ile çalışan motorlu araçların üretiminin ve satışının en erken 2020-2025 yılları arasında başlayacağı öngörülmektedir.

Dünya otomotiv pazarındaki gelişmeler otomotiv üretimindeki trendlerle paralellik göstermektedir. Gelişmiş ülkelerdeki otomotiv pazarı durağanlaşmakta ve tüketim artışı yavaşlamaktadır. Bu pazarlar doygunlaşma evresine geçmiştir. Gelişmiş ülke pazarları A segment araçlar için ve küçük motorlu-yüksek kaliteli enerji-çevre dostu B-C segment araçlar için en önemli pazar olmayı sürdürecektir. Gelişmekte olan ülkelerdeki pazarlar ise iki gruba ayrılarak hızlı genişleyecektir. Çok ucuz araçların pazarı daha hızlı genişleme gösterecektir. Ultra ucuz ve ucuz araçların satışının 2025 yılında yaklaşık 10 milyon gibi bir satış rakamına ulaşması beklenmektedir. Buna paralel olarak dünya ticaretine konu olan taşıtların ortalama fiyatları da çok ucuz ve ucuz araç pazarındaki gelişme sebebiyle gerileme gösterecektir. Taşıt araçları ve yan sanayi 2023 yılına kadar olan dönemde önemli gelişme ve dönüşüm gösterecektir. Küresel kriz sonrası yeni pazar koşulları ve teknolojik gelişmeler belirleyici olacaktır.

2009 yılında 869 milyon adet olan otomobil sayısının 2020 yılına kadar yıllık ortalama yüzde 2.8 artarak 1.16 milyar adete çıkacağı öngörülmektedir. Otomobil sayısı gelişen ülkelerde çok daha hızlı ve yıllık ortalama yüzde 5,8 artarak 210 milyondan 2020 yılında 420 milyona çıkacaktır. Gelişmiş ülkelerde ise artış yüzde 0,8 oranında genişleyerek 591 milyondan 655 milyona çıkacaktır. 2009 yılında 79 milyon adet olan ticari araç sayısı yıllık ortalama yüzde 5,5 artarak 2020 yılında 155 milyon adet olacaktır.

OPEC’in yayınladığı sektör öngörüleri istatistiğine göre 2035 yılına kadar olana süreçte gelişen ülkelerin otomobil sahipliğinde % 5,8 ile en ciddi atılımı yapması beklenmektedir. 2035 yılında tüm dünyada tüketilen araçların yarısından fazlasının Gelişen ülkelere ait olması öngörülmektedir

Dünyada gelişen otomotive sektörü ile birlikte, otomotiv yan sanayi de gelişme göstermektedir. Yedek parça üreticileri ve tedarikçilerden oluşan bu sektör, otomotiv sektörünü destekleyen ve tüm dünyaya yayılan küresel bir değer zincirinden oluşmaktadır. Yedek parça üretimini etkileyen makine, elektronik, demir-çelik, plastik, kimya vb. sektörlerdeki olumlu gelişmeler sayesinde otomotiv sektörünün gelişmesi de hızlanmış ve daha sürdürülebilir bir hal almıştır. Bununla beraber, küresel değer zincirinin farklı aşamalarının farklı ülkelerde tamamlanıyor olması nedeniyle, otomotiv sektörü yan sanayi ile birlikte global ölçekli bir yapıda gelişmektedir.

Otomotiv ana sektörünün büyümesiyle beraber yan sanayi ve tedarikçiler cephesinde de küreselleşme başlamış; büyüme etkileri ile yan sanayi firmaları da global pazarlarda iyi bir konuma gelmiştir.

 

TÜRKİYE'DE OTOMOTİV SEKTÖRÜ

Türkiye’de otomotiv sektörünün 1960’lardan bu yana gelişimi 5 aşamada değerlendirilebilir. Bunlar; 60’larda “ithal ikamesi” amaçlı traktör ve ticari araçların montaj üretimi, 70’lerde aksam parça üretimine yönelik “yerlileştirme” ve “otomobil üretimi”, 80’lerde “kapasite ve teknoloji yatırımları”, 90’larda “küresel rekabet” için yeniden yapılanma ve küresel sanayi ile entegrasyon, 2000’li yıllarda daha yüksek katma değer yaratarak dünya pazarına yönelik tasarım ve üretim için “sürdürülebilir küresel rekabet sürecine giriş'' şeklindedir.

Bu süreçte otomotiv sektörü, üretimde ve işletme yönetiminde çağdaş kalite yönetimi anlayışı ile yalın üretim ve yalın yönetim alışkanlığını geliştirmiştir. Aynı zamanda kamu kurumlarının uyumlaştırarak uyguladığı uluslararası teknik ve ticari mevzuata uyum göstererek küresel pazarlara ihracata başlamış ve küresel rekabet sürecine girmiştir. Bugün gelinen noktada üretim ve pazarlama alanlarında Türkiye’nin küresel entegrasyonu büyük ölçüde tamamlanmıştır. Türkiye otomotiv sektörü, üretimde kalite yönetimi ve verimlilikteki yetkinliğini küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracatlar ile kanıtlamış bulunmaktadır. Otomotiv yan sanayi ise gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında faaliyet gösteren firmalara ve bununla birlikte yenileme pazarına doğrudan veya dolaylı olarak ana sanayi tarafından belirlenen teknik dokümanlarına uygun orijinal ve eşdeğer mamul, yarı mamul ve sistem üreten bir sanayi dalıdır. Türk otomotiv yan sanayi firmalarının, bazı mamuller dışındaki tüm parçaları içeren ürün gamı, ülkemizde imal edilen taşıt araçlarının yüzde 85-90 oranında yerli imal edilmesine imkân verecek çeşitliliktedir.

Türkiye otomotiv sektöründe gelişmek ve dünyada söz sahibi olmak isteyen bir ülkedir. Bu doğrultuda TİM ve 2023 Otomotiv Endüstrisi 2023 İhracat Stratejisi Performans Programı tarafından bir değişim gündemi hazırlanmıştır. Buna göre başlıca hedef 4 milyon araç üretimidir. Dünyada söz sahibi olabilmek için geçiş süreci olarak ana sanayinin bölgesel bir güç haline gelmesi hedeflenmiştir. Yan sanayide teknolojik gelişmişlik düzeyi arttırılmak istenmektedir. Küresel değer zincirindeki yerin geliştirilmesi ile üretim merkezinden inovasyon, ar-ge, tasarım gibi alanlarda mükemmeliyet merkezi haline geçilmesi istenmektedir. Değişim gündeminin bir diğer maddesi özgün tasarımlı, katma değeri yüksek ve ileri teknolojili ürünler geliştirmektir. Bu değişim süreci doğal olarak hibrid, elektrikli ve batarya ile çalışan araçları kapsamaktadır.

Dünya genelinde olduğu gibi, gelişen otomotiv sektörü ile birlikte Türkiye’de de yan sanayi ve tedarikçilerin geliştiği gözlemlenmektedir. TÜBİTAK tarafından hazırlanan Yan Sanayi Rapor taslağına göre Türkiye’de otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren 1000’i aşkın firma olmasına rağmen, bunların yaklaşık %30 kadarı yüksek standartlarda üretim yaparak ihracat faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Bu firmaların çoğunlukla otomotiv sektörünün güçlü olduğu Marmara Bölgesi’nde yoğunlaştığı gözlemlenmektedir.

 

Yarın: Otomotiv sektöründe Bursa gerçeği

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...