Bursa gezekleri

Müzik, insan ruhunu dinlendiren, ıslah eden insanlığın bulduğu en sihirli buluş... Bursa ise, ülkemizin en müsikişinas kenti.

Bursa gezekleri

Evlerde, tekkelerde, meyhanelerde hep müzik dinlendi, söylendi. Müziğin ritmine kapılıp oynandı. Ülkemizdeki birçok ünlü sanatçı bu nedenle Bursa’dan yetişmiştir. Bursa’da faaliyette bulunan altı-yedi gezek grubu, yüzlerce yıldır Bursalıların müzik geleneğini sürdürüyor. Bursa’dan söz ederken mutlaka müzikten de söz etmeli yazan-çizenler. Çünkü Bursa, sanat müziğinin kalesidir.

Yıllar önce Gemlik’te merhum sevgili Ali Aksoy’u ziyarete gitmiştik, ailece. Manastır’da, körfeze bakan çok güzel bir ev. Hemen balkona geçip oturduk, manzarayı seyre daldık.

Sevgili Ali Aksoy, hemen telefon etti, müzisyen-sanatçı Hasan Şensoy’u çağırdı; “kemanını almayı unutma” diye de tembihledi. Bir süre sonra balkonda sekiz-on kişilik bir grup oluştu. Güneş tam batmak üzereydi. Hasan Şensoy, kemanını eline aldı, önce bir taksim geçti. Sonra da hep birlikte fasıllar söyledik, güneş batarken, ay ışığına karşı...

Yıllar oldu ama o geceyi bir türlü unutamadım. Çünkü, hep konserlere giderim ama, ilk kez toplulukla da olsa şarkılar söylemiştim. Seyirci, dinleyici değil, içindeydim faslın... Bu bana müthiş bir rahatlık vermişti doğrusu. Sürekli koşuşturan Gülay ablamızın ile sevgili Hasan Şensoy’un o güzel sesleri de o gece bana, konserlerde dinlediğim en iyi sanatçılardan daha çok tat vermişti...

Aslında sanırım bu yaşadığım gece, Bursa’da yüzlerce yıldır süren bir tür “gezek”ten başkası değildi... Bu tadı ve sırrı keşfeden Bursalılar, yüzlerce yıldır bir araya gelip şarkılar söyleyerek, hayata bir başka yönden bakıyor. Bu hafta işte sizlere Bursa gezeklerini tanıtmak istiyorum.

Gezekler Bir Ayindir.

Aslında çalgılar çalınıp, oyunlar oynamak, günümüzde bir eğlence gibi gözükse de, kökeni farklıdır. Orta Asya’daki Türklerde Şamanlar veya Afrika’daki, Amerika’daki Kızılderili kabilelerin bazı ritmik çalgılarla topluca dans etmeleri birer dinsel ritüeldir. Çalgılarla ritmik sesler çıkararak bir taraftan kötü ruhları kovarken, diğer yandan ritmik müzik sayesinde törene katılanlar kendilerinden geçip, ruhu temizlenirdi.

İşte aslında günümüzdeki oyunların ve müziğin ilk izleri böyle atılmıştı, insanlık alemi için. Şimdi sanki sadece eğlenmek ve dinlenmek için yapılan bir etkinlik olsa da, her eğlencede bir dinsel ritüelin izini görebiliriz. Önceleri yapılan düğünlerde bile yapılan her şey, çok sıkı bir disiplin içinde gerçekleşmekteydi burada.

Bursa gezekleri de, kendi içinde çok sıkı disiplinleri olan, belki de kökleri çok eski Anadolu inançlarına dayanan bir ritüelin kalıntısı.

 

Kırmızı Fener’in Sırrı

Gezek sözcüğü, Türkçe bir sözcük olup, gezmekten gelmektedir. Çünkü gezek, bir grup müzikişinasın ev ev gezerek, eğlenceler düzenlemesidir.

Bir gezek grubu yirmi ila otuz kişi arasındadır. Bazen konuklarıyla bu, kırk hatta ellili sayılara ulaşsa da, evlerde yapılan bu etkinliklere daha fazla kişinin icabet etmesi oldukça zordur.

Her gezek grubunun bir başkanı ile yardımcıları vardır. Ama gezekteki her üyenin grup etkinliği içinde bir görevi var. Gezeklerde düzeni başkan ve yardımcıları sağlar.

Gezekler her hafta düzenlenir. Genelde son baharda başlayan gezekler kırk hafta kadar sürer. Her hafta bir gezek üyesinin evine gidilir. Gezek o hafta kimin evinde yapılacaksa, o evin kapısı önüne kırmızı bir fener asılır. Bu kırmızı fener geleneği bugün de ısrarla sürdürülmektedir. Apartmanlarda bile, balkonlara ve apartman girişlerine kırmızı fenerler mutlaka asılır...

Akşam yemek sonrasında gelen grup üyeleri, belirli bir düzen içinde genişçe bir oda veya salonda oturulur. Kadınlar da yan odada oturur, fasıllara katılmasalar da dinleyici olur. Şiltelerde ve baş köşede sazlar oturur. Sonra hanendeler ve daha sonra da acemiler. Gezek süresince acemiler ve görev almayanların, izin almadıkça konuşması hoş karşılanmaz. Gecenin düzenini sağlayan kişiye ise hanende denirdi.

Önceleri gezek bir tekerleme ile başlardı. Bursa’daki tüm gezeklerin işleyişi aynıdır. İki bölümde tamamlanır gezekler. Birinci bölümde fasıl yapılır. Acemilerin eline, o akşam söylenen şarkıların sözleri verilir. Her akşam sadece bir makam çalınır. Bir hafta hüzzam çalınmışsa, diğer hafta hicaz parçaları söylenirdi. Ama gezeklerde mutlaka sanat müziği söylenirdi.

Hep birlikte söylenen fasıllardan sonra yarım ile bir saat arasında değişen bir soluk alma arası olur. Bu arada ise önceleri, özellikle uzun kış gecelerinde kendi aralarında taklitler, ortaoyunu ve pandomim gibi çok değişik etkinlikler yapılırdı. Günümüzde ise çoğunlukla, hediye piyangosu yapılıp, gezek için gelir sağlanır. Fıkralar da anlatılır. Ev sahibi bu arada ikramlar yapar. Evlerdeki gezeklerde sigara ve içki içilmez.

 

Saz Başlayınca Söz Biter

Verilen aradan sonra ikinci bölüme gezek başkanın; “Saz başlayınca söz biter” lafı başlanır. İkinci bölümde tamamen solo şarkılar söylenir. Sesi güzel olanlar ve hanendeler birer-ikişer şarkı söyler. Bu şarkıları kim ve ne kadar söyleyeceğini yine gezek başkanı belirlerdi. Bu arada yan odadaki kadınların istekleri olduğunda da, bu istekler mutlaka yerine getirilir.

Ama her gezek mutlaka bir oyun havası ile biterdi. Önceleri gezeğin finalinde mutlaka köçek oynardı. Sevgili Şinasi Çelikkol, çocukluk yıllarında gezeklerin ünlü köçeği, Köçek Müthiş’in o güzel oyununu hayranlıkla izlemiş. Sevgi Gezeği sözcüsü Mehmet Özlükurt da, yıllar önce gezekteki Hacı Ağabey dedikleri bir hacının zilleri çalıp çok güzel oynadığını anlattı. Ama Hacı Ağabey önce nazlanır, sonra da; “Benim oynadığımı sakın söylemeyin ha!..” demeyi de unutmazmış. Şinasi Çelikkol da babasının gezeklerde, başına sürahi koyup oynadığını hatırlıyor.

Bugün artık köçekler yok ama, gezek sonunda mutlaka zeybek ve oyun havaları çalınıp oynanırdı. Ev sahibi başta olmak üzere hemen tüm gezek üyeleri oyuna kalkarlar.

Kırk hafta boyunca toplanan paralardan artan para ile, ilk yazda gezek üyelerinin aileleriyle bir mesireye gitmesi adettendi. Son yıllarda bu mesire adeti, bir haftalık tatiller biçiminde, Ege veya Akdeniz’deki otellerde yapılıyor. Bir hafta içindeki tatilde de, yine her gün süren fasıl ve eğlentiler devam eder.

 

Birçok Sanatçı Gezeklerden Yetişti

Bursa’nın en eski gezek üyelerinden biri, Kasım Hoca idi. Cümbüş ve kanun çalan Kasım Hoca, Erdinç Çelikkol başta olmak üzere birçok sanatçıyı yetiştiştirdi.

Bugün Bursa’da altı yedi gezek grubu vardır. Bu gruplardan en eskisi 1970’li yıllardan bu yana faaliyetini sürdüren Bademoğlu gezeğidir. Udi Hadi Bademoğlu başkanlığını yapmaktadır. Bu gezeğin üyeleri oldukça yaşlı ve eski gezek üyeleridir.

 1990’lı yıllarda kurulan Yeşil Bursa Sevgi Gezeği ise Mehmet Örnekal ve Muhsin Özlükurt’un yönetimde 25 kişilik bir gruptur. Gezekleri Pazartesi günüdür. 1980’li yıllarda kurulan Dostlar Gezeği ise Orhan Gököz yönetimindedir. Bu gruptan ayrılan Nalbantoğlu Gezeği, Kanuni Niyazi Derindere ve Gülnihal Gürto yönetimindedir. Bir de çoğunlukla avukatların içinde bulunduğu İpekyolu Gezeği vardır.

Son yıllarda, sosyal şartların değişmesi nedeniyle apartmanlarda gezeklerin yapılması güçleşmiştir. Bu nedenle bazı gezekler evlerde değil, bir lokanta veya meyhanede yapılmaktadır. Pazartesi günü yapılan Tahtakale Gezeği, İnan Kardeşler lokantasında yapılıyor. Bu gruptan ayrılan Kayhan Gezeği de Hancı Restorant’ta yapılıyor.

Bir de Bursa’da, Tasavvuf Gezeği vardır. Neyzen Erdoğan Ebeoğlu yönetiminde, 1991 yılında Bursa Tasavvuf Müziği Derneği kurularak resmi bir sıfat almıştır. Üyeleri daha çok hafız ve imamlardır. Ancak, eski gezek üyelerinin çoğunun hafız ve hocaydı. Şimdi de hoca ve hacılar gezeklerde vardır. Bu grup her ne kadar bir tasavvuf gezeği olsa da, gecelerinde çoğunlukla sanat müziği parçaları çalınıp söylenir. Hatta bu grubun içinde org ve gitar bile zaman zaman bulunuyor.

Birçok sanatçı gezeklerde yetişmiştir. Gerek gençlik ve gerekse ustalık yıllarında rahmetli Zeki Müren’in Bursa gezeklerine katıldığı biliniyor. Yine İnci Çayırlı, Recep Birgit, Cahit Peksayar gibi ünlü müzisyenler gezeklere katılmıştır. Erdinç Çelikkol da, gezeklerden yetişmiş ünlü bir sanatçımızdır.

Gezeklere katılmak için iyi şarkı söylemek veya bir müzik eğitimi gerekmiyor. Hayatında hiç şarkı söylemeden de bu gezeklere katılabilirsiniz. Mesut Çetinkaya, hiç bir  müzik eğitimi almadan ve hiçbir müzik kültürü olmadan 1978-1988 yılları arasında, gezeklerde yetiştikten sonra konservatuvara girmiştir. Daha sonra konservatuvarda hocalık yapmıştır.

 

“Hadi Sizlerle Bursa’da Gezek”

Bursa, ülkemizin en mü****inas kenti. Evlerde, tekkelerde, meyhanelerde hep müzik dinlediler, söylediler. Müziğin ritmine kapılıp oynadılar. Her eski Bursalının evinde bir müzik aleti ve bu aleti çalan kişiler olurdu. Ülkemizdeki birçok ünlü sanatçı da bu nedenle Bursa’dan yetişmiştir. Bu gelenek bir ölçüde günümüzde de gezeklerle sürüyor. Müzik, insan ruhunu dinlendiren, ıslah eden inanlığın bulduğu en sihirli bir buluş... Sanırım bu nedenle Bursalıların gönülleri daha geniş, ruhları ince ve sesleri güzeldir. Bursa’dan söz ederken mutlaka müzikten de söz etmeli yazan-çizenler. Çünkü Bursa sanat müziğinin kalesidir.

Bursa gezekleri, başkanın söylediği bir tekerlemesi ile sona ererdi her zaman:

“Gezeğimiz burda sona erdi.

Kalmadı kimsenin içinde derdi.

Gecemiz hayırlı olsun bayanlar baylar

Sevgi Gezeği’miz sizi selamlar”

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...