<div>Kongreydi, seçimdi, yönetimdi, <b>‘adaydı vazgeçti’</b> gibisinden boş işlerle uğraşırken, şimdi de <b>Tahsin Tam</b>’ın istifası gündeme oturdu.</div> <div>1994-95 sezonunu ortalarında merhum <b>Nevzat Güzelırmak</b> teknik direktörlük görevinden ayrılınca Bursaspor kendi çocukları <b>Nejat Biyediç</b> ile <b>Ercüment Şeftalioğlu</b>’na teslim edildi.</div> <div>Nur içinde yatsınlar, o muhteşem <b>İnter-Toto</b> destanının mimarı olan <b>bu ikili</b>, bir sonraki sezonu tamamlayamayınca, o günden sonra <b>‘Bizim evlatlar’</b> hep kenarda kaldı…</div> <div>Çok geriye değil <b>yakın geçmişe</b> giderek şöyle bir baktığımızda <b>Bursaspor kökenli üç isim</b> görüyoruz:</div> <div><b>Ersel Uzgur, Adnan Örnek, Mustafa Er </b>ve<b> Tahsin Tam…</b></div> <div><b>Ersel</b>, Hikmet Karaman’ın göreve gelişine <b>gurur yaptı</b>, kapıyı vurup çıktı…</div> <div><b>Adnan</b> bir maç kaybedince duygusal davranıp<b> görevi bıraktı...</b></div> <div><b>Mustafa</b> ise ilk göreve geldiği dönemde izlediği futbolcular beğenilmeyince <b>‘Başım belada’</b> diyerek ayrıldı…</div> <div>Ve son olarak <b>Tahsin</b>’de alınan başarısız sonuçlardan kendini sorumlu görmüş olmalı ki o da bastı istifayı...</div> <div></div> <div>Kararı doğrudur, yanlıştır, geç kalmıştır, erken davranmıştır orasını bilemem ama bildiğim Bursaspor her yanı ile dört dörtlüktü yani <b>‘TAM’</b>dı şimdi <b>‘yarım kaldı’</b> diyemeyeceğim!</div> <div>Sezon başı kahvaltı da birlikte olduğumuz sevgili dostum, değerli <b>‘Tahsin hocam’ pozitif enerji, heyecan</b> ve <b>umut</b> doluydu. Geride kalan 3 ay içersinde her geçen hafta görsel ve yazılı medyada gerek görüntüsü gerekse söylemleriyle şevkini kaybetmiş, bitik ve pasif bir profil çizdi.</div> <div>Kararı hem Bursaspor’a hem hocama hayırlar getirmesini dileyerek bir başka ayrıntıya geçelim...</div> <div>Kulüplerin içinden yetişmiş eski futbolcuların göreve getirilmesi <b>Türkiye’de maalesef iyi sonuç veren</b> bir uygulama değildir. Bursaspor gibi şampiyon olmuş köklü <b>‘4 Büyük’</b> takıma baktığımızda bu paradoksu görüyoruz...</div> <div>Mesela; Fenerbahçe’de <b>Rıdvan</b> olmadı, <b>Oğuz </b>tutmadı. <b>Aykut Kocaman</b> ile <b>İsmail Kartal </b>dönemleri Sarı Lacivertli camiada çok tartışıldı.</div> <div>Galatasaray’da <b>Bülent</b> <b>Korkmaz, Hamza Hamzaoğlu</b> dönemleri uzun sürmedi. <b>Fatih Terim</b> gibi kulübü ile özdeşleşmiş bir isim gönderildi. <b>Okan Buruk </b> topun ağzında.</div> <div>Beşiktaş’ta <b>Rasim Kara, Rıza, Ziya Doğan, Ertuğrul, Samet </b>uymadı, en son şampiyonluk kazandıran <b>Sergen Yalçın </b>yollandı.<b>..</b></div> <div> Trabzon’da <b>Giray, Tolunay, Ali Kemal, Hami, Şota, Ünal Karaman</b> ve <b>Hüseyin Çimşir</b> dayanamadı... <b>Şenol Güneş</b> kendi memleketinde kan kustu, <b>‘kızılcık şerbeti içtim’</b> dedi...</div> <div>Geçmişteki bu olumsuz tabloyu <b>‘Kötü örnek emsal olmaz’</b> deyip geçelim...</div> <div>Geleceğe umutla bakıp, <b>‘İsmail Ertekin’ </b>hocamıza gönülden başarılar dileyelim. <b>Tahta kapalı ama inşallah bahtı açık olur.</b></div>