Cumhur'un savcıları...

Cumhur'un savcıları...

Cumhur'un savcıları...


Şu 15 Temmuz gerçeğini gördükten sonra kafamızı kaldırıp iki şeye gerçekten şükretmek lazım.

Toplum ile her şeye rağmen görevlerini gerçekten devleti için yapmaya çalışanlar.

İncik boncuğa bulaşmayan.

Al takke ver külah içinde olmayan.

Böylesine insanlarda var.

Geçen tv yayınımızda ilk kez aktardığımız Cumhuriyet Savcılığının FETÖ Bursa iddianamesinde ki detayları yorumlarken de çok açık ve net söyledim.

Cumhur'un savcılarının iş başında olmaları öylesine önemli ki.

İşte o savcıların 8.ağır ceza mahkemesine sundukları iddianame de bir yol haritasının özeti.

Sözde sıkıyönetim komutanın çantasında bulunan evraklara zamanında yapılan müdahale, yerinde refleks ve ön planda olan olan cumhur aklı bize çok şey gösterdi.

En başta güvenebileceğimiz insanlarında olduğunu.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında ilk gözaltına alınan isimdi.

Çantasında "sıkıyönetim atama listeleri" ve "yeni yapılanma" dokümanı ele geçirilmişti.

Bursa İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş ve beraberinde ki 15 zanlının işlevlerine anında son verildi.

Darbeye teşesbüsün suç ortaklarında ki 'Harekat Yıldırım' yazı 58284 sayılı mesajda tüm bakanlıklar, sıkıyönetim direktifleri, sıkıyönetim mahkameleriyle 84 sıkıyönetim komutanından söz ediliyordu. Saat 21.30'de geçilen.

Evrağı çantasında taşıyan komutanda 01.00'de gözaltına alınıyordu.

O süreç devam ederken savcılarımızın tavrı bir fener gibi oldu.

Gerisine de Ankara anında müdahil oldu zaten.

Aslında bu tür durumlarda kim kime nasıl güvenecek.

Hele ki devletin tüm birimleri haince yıllarca sezsizce işgal edilirken, tüm bakanlıklarda binlerce insan istihdam edilirken, işte 2 önemli hamle darbenin seyrini değiştirdi.

Yazının başlığında söylediğim gibi Cumhur'un böyle savcılarının varlığı hepimiz adına kazançtır.

Ve devamında toplumsal tavır.

Burada da yaşananları stratejik tavrıyla bertaraf eden cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'sokak' hamlesi ülkede darbeyi önlemiştir.

Şimdi hızla devlet kadrolarından temizlik sürüyor.

Sürmeli..Temizlenmeli. Affedilmeden.

Ama ne olursa olsun yeni süreçte liyakat esas alınarak.

Sorgulanacak, açıklanması gereken elbet çok şey var.

Özellikle bu işin siyasal hesabı ve hamlesi de seçim sürecinde kendisini gösterecektir.

Olmalıdır da, yoksa AK Parti kendisini zor izah eder.

Yalnızlaştırılmaya çalışılan bir Cumhurbaşkanının çevresi, ülkeyi yöneten partisinin tüm bakanlıkları bir şekilde bölücü terör örgütü FETÖ yandaşlarınca işgal edilirken, okyanus ötesinde ağlayarak 'dön' çağrıları yapılırken kafalar öyle karıştı ki.

Ben 2014' te 'paralel frankeştayn' dediğimde bana ' çiçek böcek yaz' diyenlere de dersi toplum fazlasıyla vermiştir. Bunları ifade ettiğimde "Erdoğan yalakası" diyorlar dı..

Haksız olmadığımı bugün yaşadıklarımızla gördüm.

Bunun yalakalıkla ne ilgisi var.

Bu ülkede darbenin, terörün her türlüsünü savunan alçaktır,haindir, şerefsizdir.

Makamlarını bu tarz insanlara yaranmak için kullananlar bugün bir bir ayıklanırken iyi ki Cumhur'un savcıları var. Bu anlamda Bursa Cumhuriyet savcılığına da teşekkür etmeli.

Bakın ben asker çocuğuyum.

Rahmetli babam, bir gün Milliyet'te yayınlanan bir haberimle ilgili, ki o dönem de Özal iktidardaydı. Elbet ne bileceksiniz medya patronlarının mutfakta ki ince siyasi hesaplarını..

Özal aleyhine kampanyanın sürdüğü dönemdi.

Benim bir haberim, yanında Özal ailesinin hac kıyafetleri.

Zeynap-Asım elde rakı bardaklarıyla evlilik yıldönümü kutlarken, anne-baba kutsal ziyaratte.

İki kare yanyana. Başlık 'İşte Özal ailesi' haberin altında benim imzam.

Dedim ya babam öfkeleyle arayıp..

“Ulan utanmıyor musun, ülkenin devlet başkanı aleyhinde böyle yazı yazmaya. Yazıklar olsun” deyip aylarca yüzüme bakmamıştı.

Ona, haberin sadece Zeynep'li bölümünün benim olduğunu anlatana kadar akla karayı seçmiştim.

Bakmayın aslında, bugünün medyası da farklı değil. Şimdi daha iyi anlıyor sunuz, başkent ofislerini iş takip büroları gibi kullanan İstanbul medyasının 'siyaseti de yönetme egosunu'

Söylenecek çok şey var da..

Yakında yazarım bugünün merdiven altı medyasını da.

Al papazı ver kızı hikayesi öyle fazla ki...

Yala, yut, kap tv programını, en incesinden köşeyi. Ortalık köşe muhabirinden geçilmiyor.

İçerik mi, kimsenin umrunda değil. Yahu bir Allahın kulu da yorum yapsın, fikir beyan etsin.

Herkes önce kendine, önce cebine müslüman.

Öküzün dünyası işte... 'sadece gördüğüyle sınırlı'

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...