Esad'lı çözüme adım adım

Esad'lı çözüme adım adım...

Esad'lı çözüme adım adım

Ölümünün 78. Yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve sevgiyle anıyor, gelecek nesillerin onu daha iyi tanıması, geniş Dünya görüşü ile fikir ve düşüncelerinin Türkiye’nin pozitif menfaatleri bakımından bulunmaz bir rehber olduğunu hatırlatarak mirasına sahip çıkmalarını diliyorum.

Türkiye, tüm Dünya ülkeleri gibi ABD’de yapılmakta olan başkanlık seçimlerine kilitlendi. ABD seçim sistemi gereği, yaklaşık bir yıldan bu yana  süregelen iki aday arasındaki münazaralardan farklı fikir ve sonuçları ile kararını veriyor. Bizim bu yazıyı kaleme aldığımızda, Pensilvanya eyaleti’nin seçim sonuçları henüz açıklanmamıştı. Özgür düşünce gereği herkesin fikirlerini beyan etme hakkı her zaman mümkün. Yüksek ülke menfaatlerinin bu düşüncelerin en üstünde yer alması gerekliliği ise ABD’nin müttefiki ve karşıtı olan her ülke için geçerli. Hillary’mi, Trump’mı sorusunun cevabı herkes için nasıl farklılık gösteriyorsa doğruyu anlamak için yaşamak gerekli. Her iki adayı uzun zamandan bu yana yakın izleyenler karşılaştırmalarını şöyle yapıyor; Demokrat başkan adayı Hillary Clinton, ABD halkında seçim için yaygın biçimde akla yatkın bir seçenek, akılcılığın mevcut sınırları içinde çalışmak isteyenlerin ve normallik için verilecek bir oyu olanın değişmez tercihi. Trump seçeneği ise sosyal sözleşmenin aşırı derecede bozulmasıyla ortaya çıkansıradışı finansal kriz sonrası ortamı, elitlere karşı Trump’ı bitiş çizgisine taşıyabilecek ve bitiş çizgisine taşıyabilecek ve yeni gerçeklik karşısında bütün o karmaşık metodolojileri anlamsız hale getirecek bir kırgınlık ve öfke yaratmasıyla adeta patlamaya hazır bir bomba etkisinde.

    Kişisel özelliklerin etkisi ancak iş başına gelip ilk demeçlerini verdiğinde uzman çevreler tarafından çeşitli yorumlarla anlaşılacaktır. Bugün Dünya’nın içinde bulunduğu durum  Liderlerin dış politikaya, Orta Doğu'ya ve Rusya'ya yönelik genel yaklaşımları, çevrelerindeki dış politika danışmanlarının görüşleri, bazı medya demeçleri ile Clinton'ın dışişleri bakanlığı dönemindeki performansı ve yazdığı kitap genel çıkarımları mümkün kılıyor. Öncelikle, önümüzdeki dönemde liderlerin Türkiye politikalarını belirleyecek en önemli konulardan biri Suriye olacak gibi görünüyor. Clinton ise Suriye ve genel olarak Orta Doğu'da çok daha aktif ve müdahaleci bir siyaseti savunuyor, bu kapsamda Suriyeli silahlı muhaliflerle ilişkiyi de derinleştirmeyi istiyor. Suriye’de Esad yönetimi ve isyancılara bakışla ilgili Clinton’un Türkiye’ye daha yakın olduğu’da görülüyor. Clinton’un, Rusya ve Esad’a karşı koymak için daha fazla Amerikan gücü kullanacağı, Suriye’li isyancılara daha fazla destek vereceği biliniyor. Trump ise IŞİD’i yenmek için Rusya ile işbirliği yapmak istiyor. Bu’da dolaylı olarak Esad ile işbirliği yapmak istediğini gösteriyor ki bu da şimdiye kadar yürütülen ABD stratejisini sıfırlıyor. Trump’ın seçilmesi durumunda Türkiye ve ABD’nin Esad’ın iktidarının sürmesi konusunda anlaşma sağlaması mümkün olabilir mi? Bizce şu anda içinde bulunduğumuz Ortadoğu cehenneminden çıkış anahtarı bu sorunun cevabında gizli. Türkiye içinde bazı çevreler Trump başkanlığındaki ABD hükümeti ile bu konuda anlaşılması halinde bizim de en büyük amacımız olan Suriye’de bağımsız bir Kürdistan kurulamayacağı gerçeği Esad ile fikrimizin ortak olduğu anlamına geliyor. Erdoğan, Esad ile bundan önceki yaşanmışlıkları gözönüne alıp tokalaşırsa Trump çözümü Türkiye için daha avantajlı olabilir.

     Tabii ki burada ABD açısından en önemli konu Erdoğan’ın son zamanlardaki Rusya dostluğundan uzaklaştırılarak Türkiye'nin değerli bir müttefik olduğu’nun tekrar gösterilerek hatırlatılması. Clinton’un Rusya olmadan IŞİD’İ yenmek istemesi Kürtler ile Türkiye arasında bir tercih yapmasını gerektiriyor. İşte zurnanın zırt dediği yer burası. Ekonomi ve diğer politikalar açısından Clinton’un ABD başkanı olarak seçilmesi Türkiye açısından olumlu gözükse de, şu anda içinde bulunduğumuz Savaş durumu Ortadoğu’nun geleceğine ve dolayısıyla da Türkiye’nin geleceğine yön vermesi açısından çok önemli. Clinton’un dışişleri bakanlığında Ulusal Güvenlik Konseyi üyelerinden çoğunluğu Kobani döneminde askeri müdahaleyi desteklememiş ve Türkiye’nin tehlikeye girmesini bir nebze olsun önlemişti. Ancak şimdi ABD’nin kürtlerden vazgeçmesi’nin zor olduğu da bir gerçek.

     ABD Başkanlık seçim sonucunun Türkiye açısından güncel en önemli noktası tabii ki, 15 Temmuz darbe girişimi ve Gülen’in iadesi konusu. Bu konuda iki liderin herhangi bir açıklaması bulunmamasına rağmen ABD’li yetkililer bunun “yargı’nın işi” olduğunda hemfikirler. Aynı yetkililer, iade süreci’nin temyizden de ibaret olduğunu ve bu sürecin de seçilecek herhangi bir başkan adyı’nın görev süresini yarıladığında bile belki de hala çözülemeyeceği sinyallerini de veriyor. Bu beyanatlar, Gülen konusu’nun giderek soğutulacağı ve çok uzun bir süreç alacağı gerçeği’nin Türkiye ve Türk Halk’ı tarafından da kabul edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Sonuç olarak ; Türkiye’yi bir Amerikan müttefiki olarak tutmanın ABD çıkarlarına uygun olması ve Türkiye’nin stratejik olarak çok önemli bir ülke olması seçilecek herhangi bir ABD başkanı için değişmeyecek bir gerçek olduğunu kesinleştiriyor. Türkiye için hayırlı olan sonucun gerçekleşmesi en büyük dileğimizdir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...