<div><span>Bu sıkıntılı süreçte iç karartan yazılar yazmaktansa bugün minik bir anımızı paylaşalım.</span></div> <div><b><span>1993 yılının ocak ayı…</span></b></div> <div><span>O tarihte yayıncı kuruluş ihalesi olmadığı için televizyonlar ev sahibi kulüpler ile anlaşarak maçları yayınlayabiliyor. </span></div> <div><b><span>Flash TV;</span></b><span> <span> </span>Bursaspor’un maçlarını yerel bazda naklen ekrana getiriyor karşılaşmaları da ben anlatıyorum.</span></div> <div><b><span>Bursaspor </span></b><span>Atatürk Stadı’nda ağırlayacağı<b>Fenerbahçe</b> ile <b>Türkiye Kupası</b>’nda çeyrek final oynayacak. </span></div> <div><span>Genel Yayın Yönetmenimiz maç sabahı tüm ekibi toplayıp uyardı:</span></div> <div><b><span>‘İlk kez bir maçı Türkiye geneline naklen vereceğiz. Objektif, tarafsız yayın yapmak zorundayız herkes dikkat etsin, özellikle de sen Mustafa Hocam!’<span> </span></span></b></div> <div><span>Neyse karşılaşma başladı bütün dikkatimle aklım sıra maçı dengede anlatmaya çalışıyorum.</span></div> <div><b><span><span> </span>‘Kral Tanju’dan müthiş şut… Aykut harika vurdu…<span> </span>Oğuz’dan milimetrik pas…’</span></b></div> <div><b><span>‘Baskıdan bunalan Yılmaz Vural sürekli öğrencilerini uyarıyor…’</span></b></div> <div><b><span>Dakika 81…</span></b></div> <div><span>G</span><span>olsüz giden oyunda, <b>Şenol Ustaömer</b> birdenbire parladı. Ortadan koptu bir başına sol çapraza geldi.</span><span>Kapalının önünde 25 metreden çaktı <b>Gancev</b>’i avladı!</span></div> <div><span>İpin ucu işte orada kaçtı, ağzımdan olmadık bir cümle çıktı:</span></div> <div><b><span>‘Eyvah golü yedik sayın seyirciler!’</span></b></div> <div><span>Durun daha bitmedi, bununla bitse iyi?</span></div> <div><span>Uzatmalara saniyeler kala Brezilyalı <b>Gerson</b>, Bursaspor’un stoperi rahmetli <b>Sedat Balkanlı</b>’dan fazla yükselip kafayı vurdu, gol oldu!</span></div> <div><span>Bir şoku atlatamadan bendeniz <b>incileri döktürmeye</b>devam ediyorum:</span></div> <div><b><span><span> </span>‘Sevgili seyirciler ikinci de geldi maalesef bu iş itti!’</span></b></div> <div><span>Sonradan öğrendim televizyonun <b>İstanbul Bölge Müdürlüğü</b> santralinin telefonları kilitlenmiş! </span></div> <div><span>Tahmin edeceğiniz gibi<b> ‘Saydıran saydırana, yağdıran yağdırana…’</b></span><span></span></div> <div><span>Maç bitti. <b>Kestel’deki Genel Müdürlük</b> binasına döndüğümde elle tutulur bir matem havası sezdim. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Bana zavallı insan gözüyle bakan arkadaşlarım ne zaman işime son verileceğinin hesabını yapıyorlar. O dönem Azerbaycan’a kurulması planlanan büroya sürgüne gönderileceğimi düşünenler bile vardı.</span></div> <div><span>Ben ölmüştüm onlar için…</span></div> <div><span>Yönetim kuruluna çağırıldım sözlü ifadem alındı iki kez savunma yazdım.</span></div> <div><span>Sonra ne mi oldu?</span></div> <div><span>Sevgili patronum ve eskimeyen dostum Ömer Göktuğ <b>‘Fenerbahçe camiasına kendini affettirmen için sana bir fırsat’ </b>diyerek 15 gün sonra ligin 20. haftasında başkentte oynanacak<b>Ankaragücü-Fenerbahçe</b> maçının anlatımı görevini verdi.</span></div> <div><b><span>Al başına bir bela daha!</span></b></div> <div><b><span>‘Adımız çıkmış dokuza inmez sekize’</span></b><span> misali Fenerbahçe’nin bu maçı da kaybetmesi halinde kopacak gürültüyü tahmin etmek hiç de zor değil. </span></div> <div><span>Zaten Bursaspor’dan sabıkamız var buna bir de<b>kardeş Ankaragücü</b> galibiyeti eklenirse yandı gülüm keten helva!</span></div> <div><span>Hani derler ya <b>‘Derman derdin olduğu yere doğru akarmış’</b> diye…</span></div> <div><b><span>Aynen öyle oldu</span></b><span>…</span></div> <div><span>Fenerbahçe 19 Mayıs’tan 4-0’lık galibiyetle ayrılırken biz de <b>‘Fener düşmanı’</b> yazılan sicilimizin temizlendiği inancıyla Bursa’ya döndük…</span></div>