Üflemeyeceksin salak, emeceksin!

Şimdi bu başlığı okuyup da ‘ len oğlum ne iş?’ diyebilirsiniz..

Üflemeyeceksin salak, emeceksin!

Ne emmesi, gömmesi, üflemesi? Hayat ve ilişkiler gibidir sonucu.

Sonuçta içimdeki rengi biliyorum. Gökkuşağını hep tuttum.

Siyahlara bürünüp bazen dolaşsam da siyah takımlarla içimde bir yığın renk uçuşurdu. Ne bilimm öyle adamım işte. Rengarenk adam olur mu?

Bir gün çok gülmüştüm bu gökkuşağı muhabbetine…

Rengim bu dedim de. Masamdaki Amerikalı kapıdaki işareti gösterdi.

“Bak gökkuşağı…”, ‘’ee napimm” dedim. Ne güzel işte…

San Fransisco’da nefis bir Brezilya restoranındaydık.

Tam mutfak kapısıydı işaret ettiği…

Garsonlar çok şık… Meğer hepsi hassas delikanlıymış… Ben de öyle baktımmm.

”Yokkk yafff bu hoş adam rengi değil benimki” dedim.

Tamam eyvallah abilere saygı duyarım, tercihlerine de ama…

 “Almiim, rengimin tılsımının çekici olanı, hem olmayan cinsimdir.”

Özetle meseleye böyle bakarken TV dizilerindeki Fatmam da, Cemilem de tecavüz sahnesine kilitli kalan bu ülkenin önüne siz ne koyarsanız koyun yer… Bazen allak bullak olur renkleri.

Bu durumda Can babaya da, Nazım’a da, Aziz Nesin’e de sağ olmasalar da bir yığın malzeme çıkar.

Boşuna mı demiş Can Yücel;

“Biz şiiri şeyimizle yazıyoruz yaa…”

Ama bazen beyni, uzvu, bacak arasından çıkarıp şöyle yukarıya baktığımızda çok şeyi görüyoruz. Severim Can babayı. Şimdi bir şey desem pat diye kalkar öper sevgiyle o yüzden haddimizi bilelim. Hepimiz bir şeyleri bir yerimizle yapıyoruz işte.

Senaryoları da bilmem neremizle yazdığımız sürece daha çok kilitleniriz.

Amarcord filmindeki o meşhur sahne gibi işte. Ama oradaki anlamı iyi okumalı.

Koca memeli bakkal kadın, köyün ufak oğlanlarından birini bakkal dükkanının arka tarafına çeker. Hayatında hiç çıplak kadın görmemiş oğlanın meraktan ve heyecandan fal taşı gibi açılmış gözleri önünde o inanılmaz büyüklükteki memelerini çıkartır.
Kendisine bakan küçük oğlanın ağzına dayar memelerinden birini.
Ve öfkeyle azarlar sonra oğlanı.

Üflemeyeceksin salak, emeceksin…”

E oğlan garibim ne anlar memeden…

Öyle bakar aval aval. Öpülür mü, emilir mi?

Ne bilsin! Ya da öpme emme kavramı nasıl bir kültüre oturacak?

Hayatta neye nasıl, ne şekilde tercih edeceğini kim nereden bilecek ki?

Üfle ya da em... İşte buradan yola çıkarsak önemli olansa eldeki haritan.

Neye nasıl baktığın.

Bu anlattığım seks meks değil.

Böyle algılayanın beynini tartışırım.

Herkes yeterince üfledi…

Herkes yeterince seyretti…

E hadi bar bar bağrınıyoruz…

Emilmeyin, emin yahu artık...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...