Onun öldüğü yerde sen de ağla...

“Ateş, düştüğü yeri yakar” derler ya...

Onun öldüğü yerde sen de ağla...

Gerçekten de,  yakıyormuş...

Dahası, dağlıyormuş...

Hatırlarsınız...

Bursa'da, Panayır Mahallesi'nin güzel bir kızı vardı, Eda...

Müdüroğlu çiftinin, biricik yavruları…

Dedesine aşure götürürken, kontrolden çıkıp, hızla geri gelen kamyonet ile duvar arasına sıkışarak yaşamını yitirmişti…

Sanki, içine doğmuşçasına, öldüğü günün sabahında, sosyal medya hesabından, , "İçimde oluşan sıkıntının haddi hesabı yok”  paylaşımında bulunan, genç kızdan bahsediyorum…

Eda'nın ailesi, o günden sonra bir türlü kendine gelemedi…

Evlat acısıyla yanıp tutuşuyorlar…

Kızları için her gün, gözyaşı döküp ağıtlar yakıyorlar…

Onsuz, yaşamaya çalışıyorlar…

Ama, bir türlü başaramıyorlar…

Çocuklarının ölümüne, “Kader” diyemiyorlar…

Çünkü, Eda’ya ölümü yakıştıramıyorlar…

Kazaya neden olan, İlhami Bekiroğlu’nun yargılanmasına başlandı...

Duruşmada, ifade veren sürücü, pişmanlık duygularını dile getirip özür diledi…

Kaza sonrası cezaevinde yaşadıklarını, "Hem kendi ailemi hem de o kızı, hem de o kızın ailesini perişan ettim. Gece uyanıp bu olay nedeniyle sürekli ağlıyorum. Keşke Eda'nın yerine ben ölseydim de o yaşasaydı. " diyerek anlattı...

Birilerinin dikkatsizliğinin bedelini, masum insanların hayatlarıyla ödemeleri gerçekten çok acı…

Mesela…

Ailesinin, ölümü asla yakıştıramadığı Eda Müdüroğlu…

O, henüz 20 yaşındaydı…

En büyük ideali, sağlık sektöründe çalışmaktı…

Bu doktorlukta olurdu, her hangi bir sağlık hizmeti de…

Hiç fark etmez…

Yeter ki, hastalarının iyileşmesinde payı olsun...

Onlara dokunsun…

Yalova Üniversitesi Termal Yüksek Meslek Okulu Paramedik Bölümü'nü tercih etmesinin, tek nedeni de buydu...

Düşünüyorum da…

Sürücü,  aracın bakımını yaptırmış olsaydı...

Kamyonetine o kadar yük koymasaydı...

Kaza olmayacaktı…

Daha da acısı…

Olay sonrası, genç kızı yaralı olarak bırakıp kaçmasaydı!…

Eda, bekli de, hastanede yaşatılacaktı…

Sen, yapman ve alman gereken önlemleri almayacaksın, yaraladığın genç kızı bırakıp kaçacaksın!…

Sonra da…

Cezaevinde, bu olay yüzünden geceleri uykusuz kalmaktan yakınacaksın…

Her gece, ağladığını söyleyeceksin…

Kusura bakma da…

Eda'nın öldüğü yerde, sende lütfen ağla...

Vicdan azabı da çek…

Çünkü, yarın tahliye olduğunda…

Normal yaşamına döneceksin…

Cezaevinde ağladığınla kalacaksın…

Peki…

Hastalarını, yaşama döndürmenin mutluluğunu yaşamak isteyen, Eda’nın özlemleri ne olacak?

Tabii ki, olmayacak…

Ya, onun, geleceği için yaptığı o güzel hayalleri…

Onu da, yaşayamayacak…

Bu kadar basit mi?

O kadar basitmiş demek…

“Yazıklar” olsun…

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...