<div><strong>Panoptikonun temel ilkesi bilinmezliktir.</strong> Merkezde bir kule vardır ve halka halinde küçük hücrelerden yani hapishane şeklinde tasarlanan bir bina vardır.</div> <div>Kulede hücrelerin iç cephesine bakan pencereler bulunmaktadır. <strong>Kuleye bir gözetmen, hücrelere de gözetlenecek farklı alanlardan kişiler yerleştirilir. </strong></div> <div><strong>Hırsız, araştırmacı, otist, sex işçisi, doktor</strong> vb. elbette ki çoğaltılabilir. İşte aklınıza kim geliyor ise olur.</div> <div><strong>Panoptikon yapılanma, en saf haliyle bilgisayar teknolojilerinin kurulmasında temel olmuştur.</strong></div> <div>Devasa kurulan fabrikaların izlenmesi akıllı kameralarla izlenir ve kameraların başında sürekli bir gözetmen bulunması gerekmez; ama çalışanlar bilir ki yaptıkları işler kayıt altındadır.</div> <div>Endüstri döneminde malumunuz dünya kendi savaşı ile tanıştı.</div> <div>Her insan hayatta kalabilmenin güçlü olabilmenin ne kadar önemli ve de zorunlu olduğunu acımasızca anladı.</div> <div>Cici fabrikaların gösterişli yapılarının içinde <strong>uzun saatler aç çalışan çocuk işçiler, kadınlar…</strong></div> <div><strong>Panoptikonun çıkış noktası teknoloji. Kamera. İş yerindeki verimliliğin artışı.</strong></div> <div>Üzerine o kadar ekleyerek katlandı ki, fabrikalara kurulan kameralar, ilk dev bilgisayarlara.</div> <div>Okullara iş yerlerine düğündü bayramdı derken <strong>geldi avcumuzun içindeki bir ‘’ dünya’’ oluverdi.</strong></div> <div><strong>POPOSUYLA BALON PATLATAN KIZ!</strong></div> <div>Panoptikon amacından uzaklaştıkça, kameralar küçüle küçüle dünyamıza girdikçe bizler <strong>yabancılaştık.</strong></div> <div>Annemize, babamıza, çocuğumuza, değerlerimize en çok da <strong>kendimize.</strong></div> <div>Artık biliyoruz ki. İzleniyoruz. <strong>Sihirli de bir dünya</strong>. Öyle ya kameralar artık sadece fabrikalarda uzun saatler çalışan işçileri çekmiyor.</div> <div>Geçenlerde önüme bir haber düştü. Ünlü fenomen işte filan bir şeyler. Merak ettim. Baktım.</div> <div>Öyle önemli bir olay gibi <strong>pazarlanmış </strong>ki. <strong>Fenomen</strong>. İnanın hiç duymadım. Şu an da hatırlamıyorum. <strong>Hatırlamak da istemiyorum.</strong></div> <div><strong>Poposuyla balon patlatmış</strong>, kendisini de sürekli kameraya almış. Yayınlamış. Ünlü olmuş. Pardon <strong>fenomen</strong>. Muhtemelen de zengin olmuş hikayesi vardır.</div> <div><strong>Gülümsedim. </strong></div> <div>Poposuyla balon patlatmış ne kadar da komik geliyor.</div> <div>Neden fenomen olmuş peki. Yani bir kızın poposuyla balon patlatması binlerce insana neden çekici gelmiş olabilir?</div> <div><strong>Sexapal bir içerik, çocuk animasyon pazarlama.</strong> İki uç kategoride <strong>yazık</strong> dedim.</div> <div><strong>Sexapal bir içerik ise saygı duyarım.</strong> <strong>Çocuklar da izliyorsa</strong> ki kuvvetle muhtemel <strong>yazık ki ne yazık.</strong></div> <div>Dikkatinizi rica ediyorum, bu şekilde çekimlerle <strong>fenomen </strong>oluyor. Günümüzün <strong>ihtişamlı kelimesi.</strong></div> <div>Poposuyla balon patlatmak fikrine yakın içerik üretmek zor olmasa gerek. Ben de fenomen olayım. Ben de ünlü olayım. Zengin olayım.</div> <div>Matematik problemleri yerine daha yapılabilir değil mi? Çocuklar için. <strong>Çocuklarımız için.</strong></div> <div><strong>YAM YAM TAYFUN TIKLAMASIN!</strong></div> <div>Günümüzün en popüler söylemi. <strong>Bunalımdayım</strong>. Neden?</div> <div><strong>Sosyal medyada çok üstüme geldiler.</strong> Kim peki onlar. Ekranı kapattığın an görmeyeceğin her biri.</div> <div>Belki küçük bir çocuk, belki yalan dolan bir hesap belki, belki de…</div> <div>Yıl 1996. Yer Manisa Kırkağaç. <strong>Oktay tayfun BÖLGE</strong> isimli bir <strong>cani yaratık,</strong> tatilde tütün fabrikasında çalışan küçük Mustafa ve arkadaşını kandırdı.</div> <div>Ormana götürdü. Taciz etti. Nezaketli olamayacağım bu konuda. <strong>Tecavüz.</strong> İkinci defa niyetlendiğinde Mustafa bağırmaya başlayınca, arkadaşının yanında <strong>başını kesti.</strong> Arkadaşı kaçtı.</div> <div>Gözü yaşlı anne, tüm kasaba herkes <strong>Mustafa’yı </strong>ararken anne <strong>Mustafa</strong> bulunsun diye evde dua okutmak istedi.</div> <div>Küçük kasaba. Eş dost çağırmaya giderken orman yolunda <strong>Mustafa’nın oğlunun kanlı kıyafetlerini ve eti kemiğinden ayrılmış kafatası buldu. </strong></div> <div>17 gün boyunca hiçbir iz yoktu. Derken Mustafa’nın arkadaşı da konuşunca olaylar ortaya çıktı.</div> <div>Yam yam tayfun, Mustafa’nın <strong>etlerini kemiklerinden ayırıyor</strong>. Kaynatarak. Onu da çorba yapıyor. Kasabada da bu <strong>caninin esnaf lokantası</strong> var sahi orada yapıyor.</div> <div>Etleri de yemeklere atıyor. <strong>Kaybolduğu 17 gün boyunca kasaba halkına yediriyor</strong>. Evet. <strong>Anne ve babası da yedi.</strong></div> <div>Unutmadan bu cani, bu olaydan <strong>önce öz kardeşini öldürmüş</strong> yedi yıl hapisten sonra çıkmış.</div> <div>Uzun yıllar kasaba halkı psikolojik tedavi gördü.</div> <div>Şimdi, şimdi peki <strong>Oktay Tayfun BÖLGE canisi serbest.</strong> (mansettürkiye.com haber verilerine göre)</div> <div>Kendisini de <strong>sosyal medyada</strong> bir arkadaşı <strong>kader mahkumu</strong> diye tanıtmış.</div> <div>Sizi depresyona girecek kadar etkileyen o <strong>sosyal medyada</strong>.</div> <div><strong>Ünlü, fenomen, zengin adı her ne ise. Hani o takipçi sayıları, sözde güç. İşte diyorum belki takipçilerin içindedir o Yam Yam. </strong></div> <div>Yolda görseniz selam vermeyeceğiniz, iğreneceğiniz biridir belki.</div> <div>Panoptikon, ilk fabrikalar kurulduğunda güzel bir teori olarak kameraların, bilgisayarın, teknolojinin temel dinamiği olmuştur.</div> <div>O yıllardan günümüze kullanım amacını çok aşmıştır. Evet. Ama dikkatinizi rica ediyorum<strong>. İster panoptikon ister poposuyla balon patlatan kız. Değişmeyen tek bir şey var. </strong></div> <div>İlk kurulduğu zamanda da fabrikalarda uzun saatler çalışan <strong>çocuk işçiler</strong> vardı, bugün de o sosyal medyanın merak ve zaman geçirme ile pazarladığı dijital dünyada <strong>çocuklar</strong> var. <strong>Bizim çocuklarımız.</strong></div> <div><strong>Sahi, kitapların kokusu ne kadar güzeldir bilir misiniz?</strong> Dokunabilirsiniz. Gerçektir. Baharda açan iğde çiçeği kokusunu anımsatır bana.</div> <div><strong>Çocukluğumun kokusu iğde çiçeği.</strong></div> <div><strong> </strong></div> <div>Masumiyetle kalın.</div>