Öğretmenler Günü

24 Kasım Öğretmenler Günü değerli öğretmenlerimize kutlu olsun.
Haklarını ödeyemeyiz ve acaba hak ettikleri koşulları sağlayabiliyor muyuz?
Kutsal olduğu kadar sorumluluğu çok yüksek bir meslekten söz ediyorum.
İşini okulda bitirip eve dönmek değil öğretmenlik; gecesiyle, tatil günüyle, hafta sonu ile hep meşgul olduğunuz bir meslektir.
Nereden mi biliyorum?
Yaşadığım için biliyorum.
Her çocuğun yaşamında ilkokul öğretmeninin çok ayrı bir yeri vardır.
Hepimiz öğretmen denildiğinde önce onları hatırlarız. Evde anneden sonra tanınan ikinci önemli kişidir. Okula gidinceye kadar “annem dedi ki” diyen çocuk, okula gidince “öğretmenim dedi ki” sloganına geçer.
Benim de ilkokulda çok sevdiğim iki öğretmenim oldu. 1-3. sınıfları okutan Nevin Kireççi, 4-5. sınıfı okutan Hüseyin Varol. Ankarada okuduğum için ilerleyen yıllarda hiç karşılaşamadım.
Yaşıyorlarsa sonsuz saygılarımı sunuyorum.
Yaşamıyorlarsa toprakları bol olsun.
Şu günler bir tartışma konusu var, ilkokulda el yazısı öğrenilmeli mi?
Çocuğun motor sistemi buna yeter mi?
Ayrıca el yazısı gerekli m?
Ben bir el yazısı hayranıyım ve elle yazmayı hala çok severim.
Bizim çocukluğumuzda güzel yazı yazmak önemli bir ders konusuydu.
Haftada 1 ders Türkçe dersi içinde yazı dersi olarak yapılırdı.
Güzel Türkçemizi güzel yazmak fikrinden yola çıkılmıştı.
Kareli defterlerimize önce küçük harfleri usulüne uygun yazardık, sonra el yazısının gereği olan harflerin bağlantılarını yaparak temrinlerimizi tamamlardık.
Yazı dersleri benim en sevdiğim dersti, tahtaya yazı yazmayı da çok severdim.
Yazım da güzeldi öğünmek gibi olmasın.
Öğretmenlerimiz de güzel yazı yazmayı teşvik eder ve bizi ödüllendirirlerdi. Yaşımız da şimdiki çocuklarla aynıydı, yani yeterli güce sahipmişiz.
Günümüzde bilgisayarların yaşantımızı işgal etmesiyle elle yazı yazmak neredeyse tarihe karıştı.
Kimi öğrencilerimin yazılarını okumakta zorlanıyorum hatta okuyamıyorum.
Kargacık- burgacık kelimesi az kalır tanımlamak için.
Oysa kaligrafi denilen bir sanat dalı var, güzel ve usullere uygun yazı yazma sanatı.
Japonların, Arapların, Perslerin, Çinlilerin ve Batının özel kaligrafi stilleri var.
Ansiklopedik bilgisini aşağıda yazıyorum:
Hat sanatı ya da kaligrafi (Yunanca: kallos - “güzellik” + graphe “yazı”), yazı sistemleri ve yazı öğeleri kullanılarak geliştirilen, sıklıkla dekoratif amaçla kullanılan, bir görsel sanat türü. Bu sanatla uğraşanlara hattat veya kaligraf denir.
Bu sanat dalının çağdaş bir tanımı ise “işaretlere anlamlı, ahenkli ve hünerli bir şekilde biçim verilmesi sanatı” şeklindedir.
Belirli bir yazı stiline yazı tipi, hat türü, el veya alfabe gibi tanımlanabilir.
Farklı yazı sistemlerinde farklı şekillerde, farklı coğrafyalarda ortaya çıkmış olan kaligrafi, özellikle matbaa öncesinde büyük önem arz etmiştir.
Bugün tipografi sanatıyla ilişkilendirilebilir ve sıklıkla yazı sistemlerine veya farklı hat kültürlerine göre sınıflandırılır: İslam hat sanatı (İslami kaligrafi), Arap hat sanatı (Arap kaligrafisi), Pers hat sanatı (Pers kaligrafisi), Japon hat sanatı (Japon kaligrafisi), Çin hat sanatı (Çin kaligrafisi), Batı hat sanatı (Batı kaligrafisi) gibi.
Yazı karakterleri tarihsel bir şekilde disipline edilmiş olsalar da yazı anında doğaçlama bir şekilde oluşturulurlar, değişken ve kendiliğinden ortaya çıkabilir.
Atatürkün kendine özgü bir el yazısı olduğu dikkatinizi çekmiş midir?
Kendisinin tipografiye ne kadar önem verdiğini bilir misiniz?
Biz de Cumhuriyet dönemi çocukları olarak Türkçe için bunu yakalamışken elden kaçırdık diyeceğim.
Teknolojiye karşı değilim ancak yazıyı bilgisayarda, hesaplamaları hesap makinesinde yapan bir nesil yetişiyor.
Bir TV kanalında rastladım halkın arasına inmiş spiker 7x8 kaç eder sorusuna her kesimden ve yaştan doğru yanıt alamadı.
Aralarında üniversite öğrencileri de vardı.
Çok acıklı değil mi?
Bu öğretmenler gününde gerçeklerimizle yüzleşerek ne yapabilirizi düşünsek diyorum, kutlama ondan sonra nasıl olsa olur.
Tüm öğretmenlerime ve öğretemeyenlere selam ve olsun.

EKOHABER