<div>Maçın içine girmeden önce karşılaşma öncesine gidip durumu ve mevcut görüntüyü aktaralım. Timsah Arena’daki son maçını <strong>5 Mart’ta</strong> oynamış o günden bu yana evinde seyircisinin önüne çıkmamış bir takım kimliğindeydi <strong>Bursaspor</strong>... </div> <div>Bir anlamda dünkü <strong>Ankaraspor</strong> maçı <strong>6 ay sonra taraftarıyla</strong> stadında ilk kez bütünleşeceği <strong>gala günüydü</strong> Timsah adına. </div> <div>Ne var ki; dün böylesine bir atmosferde Timsah Arena’da parmakla sayılacak çapta seyirciyi görünce şok olmamak mümkün değildi! Öyle ya, hazırlık maçını bile <strong>3-4 bin seven</strong>i önünde oynayan Türk futbolunun <strong>‘Şampiyon Armadası’</strong> için hiç de alışık olmadığımız bir manzaraydı bu!</div> <div>Üstelik <strong>Karacabey</strong> yenilgisi sonrası Bursaspor’da geçen haftadan kalma ciddi <strong>bir soğuk algınlığı</strong> vardı. <strong>Ankara</strong> maçının olası bir kayıpla kapanması halinde sıkıntının <strong>vereme dönüşmesi</strong> çok muhtemeldi... Yalçın Gündüz’ü ayrılması sonrası emanetçi hoca olarak göreve gelen <strong>Nedim Vatansever</strong> zorunluluktan ezber yapıp aşina olduğumuz bir <strong>11 ile </strong>sahaya çıkarken, santrfor <strong>Berat’ı </strong>kanada kaydırıp <strong>Mustafa Genç’i</strong> en uçta oynatırken, sağ ayaklı <strong>Ozan İsmail’</strong> de terse gönderip sol bekte görevlendirme gibisinden küçük dokunuşlar yapmıştı oyun şablonunda...</div> <div>İlk haftanın flaş ekibi <strong>Ankaraspor</strong> ise dün tipik bir <strong>Olcay Şahan</strong> takımı kimliğine bürünmüş gibisinden bir fotoğraf verdi bizlere. Tecrübeli kaptan orta sahada başladı sağa kaydı, solu zorladı. Bütün duran topların başında o vardı. Ancak hep hücumu düşünüp defansa hiç yardımcı olmayınca başkent temsilcisini sanki bir kişi eksik oynattı.</div> <div>İlk yarı seyrettiğim oyunda gol bulma adına hiçbir şey yapılmadı... İki takımın da orta sahaları <strong>sorgusuz-sualsiz</strong> geçiliyor, ceza sahasının önüne kadar gidiliyor sonra top duvara çarpmış gibi meşin yuvarlakla birlikte futbolcular boş geri dönüyordu. Sadece <strong>22’de</strong> Yeşil Beyazlı genç savunmacı <strong>Yiğit’in</strong> çizgiden çıkardığı bir topu hatırlıyorum.</div> <div>İkinci yarıda sahada <strong>bambaşka bir Bursaspor</strong> vardı. Seyircisi tarafından <strong>öksüz bırakılan</strong> Yeşil Beyazlı genç ayaklar <strong>‘Taraftarımız yoksa biz varız’</strong> diye düşünüp sanki <strong>‘Birimiz hepimiz için, Bursaspor için’</strong> moduna bürünmüşlerdi.</div> <div>Bu devrede oynanan topa bakıyorum, çok gönülden oynadılar. Gireniyle çıkanıyla sahadaki on bir yırtındı parçalandı. Yeşil çimende sergilenen görüntüye göre; bu gençler gönül takımı olmuştu. Top gönülden ayağa çabuk iner. </div> <div><strong>Nitekim de öyle oldu. </strong></div> <div>63’de <strong>Barış’ın </strong>20 metreden kaleye yolladığı şutta top rakip defansa çarpıp sol çaprazdaki <strong>kaptan Çağatay’ın</strong> önüne düştü ve o da usta işi bir sağ ayak dokunuşu ile ağları gördü: <strong>1-0... </strong></div> <div>Bu gol tribündeki bir avuç <strong>Yeşil Beyaz sevdalısını</strong> da ayağa kaldırdı, <strong>takım ruhunu</strong> da... Bitime <strong>5 dakika kala</strong> uzun süreli sakatlıktan çıkan <strong>Eren Güler</strong> altı pasta topla buluştu ve bu kez sağ çaprazdan meşin yuvarlağı <strong>kaleci Anıl’ın</strong> bacaklarının arasından ağlarla öpüştürürken takım oyunun ödülü de 3 puan oldu:: <strong>2-0...</strong></div> <div>Sonuçta <strong>Bursaspor</strong> maç öncesi zor gibi gözüken bir oyunu <strong>pazar şenliğine</strong> çevirdi. <strong>Beklentimiz odur ki; dileriz devamı gelir.</strong></div>