Aslında.
Yanıt belli!
Turizm kentiyiz!
Kıymetimizi, kendimiz bilmiyoruz.
Bilmediğimiz ve değerlendiremediğimiz kıymetliliği de, Bursa’nın ve Türkiye’nin dışarısında yaşayanlardan bekliyoruz.
Örnek çok…
Kraliçe 2.Elizabeth Bursa’ya geldiğinde, ziyaret edeceği Koza Han’da, kapısından da başlayarak keşmekeşliğini, düzensizliğini geçici düzelttik.
Sonra.
Özümüze döndük.
Mudanya’da belediyelerin projelerini eleştirenler oluyor, ancak ortaya çıkan düzen ve gelen nüfusla oluşan talebe karşılık, bir avuç midyeyi 20 TL’ye yediriyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Bursa’daki Turizm Ofisi’nde, kentimizden çok, başka kentlerin turizmine yönelik broşürler de dikkati çekiyor.
Her daim…
Devletin büyükleri, Bursa’ya “Payitaht” diyor, Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi ise, babası, dedesi ve ninesi, yanı sıra torunu Fatih kadar anılmıyor.
Karacabey’in Karaağaç köyü, dünyada leyleklerin köyü olarak bilinirken, geçtiğimiz günlerde yine şenliği vardı.
Devletin televizyonu, bizim Karacabey’in leyleklerini değil, ancak bir başka kentin köyünde, caminin çatısına yuva yapan leyleğin haberini yayınlıyor.
Sabah çıktığınızda…
Kent, geç uyanıyor.
Kentin merkezi turistik bölgelerinde, sabah çayı içmek ve böyle yaparken kuş cıvıltılarıyla bu kenti teneffüs edecek yer de geç bulunuyor.
Tarihi han ve çarşılar…
İş merkezinin kapıları gibi açılıyor, kapanıyor.
Türk ve İslam Eserleri Müzesi bile, uzun yıllar sonrasıyla restorasyon ve düzenleme projesi içerisini alınabildi.
Durum ortada!
…Ve!
Belediyeler, Bursa’yı canlandırıyor.
Geçmişi ve bugünü konuşurken…
Gelecek için devletin merkezi yönetimi, diğer kentlere tramvay ve metro yaparken, Bursa bunu da kendisi yapıyor.
Son söz…
Bursa’yı, açıkçası ’herşeyin kenti’ oarak tanımlarken ve konuşurken, herkes bir sorumluluk taşıyor.