Middlesex’i yıllar önce birkaç kez duymuştum. Ancak hikayenin Bursa’da başlıyor olması işini daha yeni öğrendiğim için gerçekten kendimden utanıyorum. ‘Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap’ listesine uzun atlayarak girmeyi başaran Middlesex… 21. yüzyılın en büyük, en etkileyici romanlarından biri olarak gösterilen kitap, Jeffrey Eugenides imzası taşıyor. 2003 Pulitzer Edebiyat Ödülü sahibi Middlesex, kuşaklar boyunca ondan ona geçip sonunda küçük bir kızın, Calliope'nin bedeninde şekil bulan bir genin sürükleyici hikayesi…
Kitap; Stephanides Ailesi’nin Osmanlı Bursası’ndan Henry Ford’un Detroit’ine uzanan, çağın tüm gelgitlerinden nasibini almış seksen yıllık büyüleyici öyküsünü anlatıyor. İçinde Koza Han, İzmir Yangını gibi bizden de çok şey barındıran kitapta hayalleri taşıyan dökük gemiler, fabrika dumanları altında kıpırdanan Detroit, içki yasağı, ayaklanmalar, onca hayal kırıklığına rağmen tükenmeyen olasılıklar… Sonunda birleşip Calliope Stephanides’i oluşturacak tüm parçalar...
Calliope'nin büyükannesi ve büyükbabası, 1922’de Kurtuluş Savaşı nedeniyle Bursa'nın kendi halinde, tenha bir dağ köyünden kopup 1001 sorun, dert ve macerayla sanayi şehri Detroit'e göç eder. Kendilerine eskisine hiç mi hiç benzemeyen yeni bir hayat kurarlar. Eski hayatlarından ellerinde kalan bir rüya tabirleri kitabı ve içinde bir zamanlar ipekböceği kozalarının durduğu bir ahşap kutudur.
Ama kendilerinin bile farkında olmadıkları bir başka şeyi daha taşımışlardır yeni ülkelerine, bozuk bir geni... O genin kıtaları, okyanusları aşarken ve daha sonrasında Calliope'de çiçeklenene kadar nelere tanıklık ettiğinin hikayesi Middlesex... Osmanlı'nın Bursa'sı, Kozahan, meyhaneler, türbeler, İzmir yangını. Çaresiz göçmenler ve onların kederlerini, hayallerini taşıyan döküntü gemiler... Otomotiv sanayinin ağır dumanı altında kıpır kıpır bir şehir, Detroit...
Fabrikalar, yürüyen bantlar, içki yasağı, yükselen yeni değerler, isyanlar, kaybolup gidenler ve hayat sahnesinde aniden belirenler... Hem Granta hem de The New Yorker tarafından ABD’nin en iyi romancılarından olan Eugenides, Middlesex'te 80 yıllık bir aile öyküsünü tabulara ve dogmalara alaycı bir dille karşı çıkarak, inanılmaz bir akıcılıkla anlatıyor. Middlesex, cesur ve çarpıcı bir postmodern roman.
Bugüne kadar 35 dilde yayımlanan ve 3 milyonun üstünde okura ulaşan Middlesex, bir modern zamanlar destanı. Ve tüm destanlar gibi, kahramanlarının hikayesinden çok daha fazlasını söylüyor bize. Ben okumaya başladım bile, sizlere de şiddetle tavsiye ediyorum.