Başkanları, yöneticileri, teknik adamları, futbolcuları eleştirmek için yazmıyorum; çünkü konumuz bireysel ve günlük meseleler değil, sistem...
Bugün Recep Bölükbaşı başta olmak ützere, sorumluluk ve görev alan herkes başarı kalesini inşa etmek için çabalıyor.
Lakin, bu insanlar dahil hepimiz sağlam temeller kurma üzerine odaklanabiliyor muyuz? Ligin en üstünde olacak bir kale inşa etmeye çalışıyoruz, (diyelim ki 2010’da olduğu gibi inşa ettik) temeller taşıyabiliyor mu?
Samuel Eto’yu renklerine katan, Ronaldinho’yu alacağını duyuran Antalyaspor, aynı durumda değil mi?
BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ ANLATACAĞIM
Başlıkta ‘Bursaspor’ dedim ama’ Türk Futbolu’nda radikal değişim’ gibi de düşünebilirsiniz. Bunun için uzun uzun ahkam kesmeyeceğim, bir başarı öyküsü anlatacağım. Hepimiz buradan ders çıkartabiliriz.
15 gün kulüp misafiri olarak kaldığım, Nou Camp’ta iki maçını izlediğim, televizyonda hemen hiçbir maçını kaçırmadığım Barcelona’nın öyküsü...
Hemen ‘Hadi canım” demeyin, futbolda sistem ve sağlam temeller, dünyanın her yerinde aynı.
1978-2000 arasında Barcelona başkanlığı yapan Josep Nunez, 1990-1994 arasında ‘Rüya Takım’ olarak anılan ekibi yarattı. Başkanlığının son dönemleri ve 2001-2003 arasında, Nunez’in 2.Başkanı olan Joan Gaspart’ın başkanlığı tam bir hüsrandı.
Çünkü, statükoyu sürdürmek adına Nunez ve Gaspart, daha çok diktatörlüğe soyundular, her şeyi kontrollerine almaya çalıştılar, değişime direndiler. Kkoltuklarını kaybetmemek için daha çok başarı istediler ve hesapsızca daha çok para harcadılar.
Nitekim 2001’de 92, 2002’de 189 milyon Euro transfer harcaması yapıldı. Kulübün net borcu iki yılda 189 milyon Euro oldu, başarı gelmeyince de 6 ayda 4 teknik direktör değiştirildi.
5 KİŞİLİK DEVRİMCİ BİR GRUP
Başarılarla dolu şanlı tarihine rağmen Barcelona sıradan bir kulüp olma yolunda ilerliyordu.
Bu duruma beş kişilik devrimci bir grup ‘dur’ dedi. Elefant Blau Platformu (Barcelona Kentinin simgelerinden Mavi Fil), değişim sloganıyla yola çıktı, sistematik çalıştı, ‘önce sağlam temeller atacağız’ dedi.
Barcelonalı genç bir avukat olan Joan Laporta liderliğindeki bu grup, finans, pazarlama, danışmanlık ve denetim alanlarında kendilerini kanıtlamış, 1998’den itibaren kulüp için birlikte kafa yormaya başlamış, uzun süre gölge kabine gibi kulübü gözlemlemişlerdi.
Türk Futbolu ve Bursaspor’da da böyle isimlere ihtiyaç var.
ELEPHANT BLAU NELER YAPTI?
En başta finansal durumunu düzeltmek için kulüp finansal modelini yeniden oluşturup, detaylı bir iş planı yaptılar.
Stratejilerini, en iyi oyuncuları almak, ulusal ve uluslararası şampiyonluklar, kulübe sadık bir taraftar kitlesi, gelirleri artırmak, sıfır bütçe açığı gibi basit gözüken ama başarısı detaylarda gizli bir yapı üzerine kurdular.
2003 başkanlık kampanyası başladığında anketlerde yüzde 2 oy oranları vardı.
Barcelona’nın halihazırdaki durumunu detaylı olarak irdeleyen ve kritik durumdan çıkış stratejilerini net olarak anlatan 100 sayfalık iş planı yaptılar. Bu planı tüm üyelere gönderdiler, ‘komple değişim’ stratejilerinin altını zamanı belirlenmiş somut projelerle kamuoyu dahil anlattılar.
Sonuç ne oldu biliyor musunuz?
Bir ay içinde içinde oylarını yüzde 30’a çıkarttılar, seçimi de yüzde 53’e karşı yüzde 32 ile kazandılar.
Artık Barcelona’da değişim rüzgarları tüm hızıyla esmeye başlamıştı.
İLK HEDEF SIFIR BÜTÇE AÇIĞI
Gölge kabine artık yönetimdeydi ve herkes daha önce belirlenen görevi aldı. Hemen 45 maddelik bir acil eylem planını devreye soktular.
2002’de kulübün yıllık geliri 125 milyon Euro, giderleri ise (futbolcu alışlarının büyük etkisiyle) 195 milyon Euro’ydu. Yıllık 70 milyon Euro zarar vardı. İlk hedef ‘sıfır bütçe açığı’ olarak açıklandı ve ne olursa olsun bütçe açığı verilmeyecekti. Bunun için kendilerine 12 ay zaman verdiler.
Yönetim kendi kaynağı olarak 25 milyon Euro’yu kulübün kullanımına sundu, iş planını borçlu tüm bankalarla paylaştılar, onları da ikna ederek 35 milyon Euro kaynak yarattılar. 30 Haziran’da göreve gelen yönetim Temmuz ortasında 50 milyon Euro kaynak yaratmış, böylece finansal darboğazın aşılması için gerekli nakit akımlarını yaratarak, çıkmaza girmiş olan ekonomik sistemi döndürmeye başlamıştı.
Bu yapının beyni olan 5 kişilik ekip, işlerinden istifa ettiler ve herhangi bir ücret almadan, bir yıllık tüm mesailerini kulübe verdiler.
FUTBOL YÖNETİMİNDE ÜCRET-CİRO RASYOSU
Yeni yönetim, net hedefler ortaya koyup, organizasyon yapısını değiştirdi, korkusuzca agresif adımlar atarak değişimi gerçekleştirmeye başladı. Tüm eski profesyonel yöneticilerin görevlerine son verdiler, yeni organizasyon şemasını geçiş döneminde kendileri doldurdular ve altı ayda yeni organizasyonu ayağa kaldırdılar.
Her bir ana fonksiyon alanı için çalışma grupları oluşturdular ve en ağır hasarın olduğu finansal alanda en yoğun çalışmaları gerçekleştirdiler.
Sonuçta kulüp ilk yıl, belirlenen hedefte olduğu gibi operasyonel açıdan kara geçti.
Maliyetler kısıldı, gelirlerin artışı için çalışıldı, borçlar uzun vadeye yayılarak yeniden yapılandırıldı. Tüm ekonomik ve sportif hedefler için ayrı stratejik planlar ortaya konuldu, son tarihleri de belli olmak üzere en ufak detayıyla paylaşıldı.
Bu detaylı hazırlığın tıkır tıkır işlediği görülünce meyveler toplanmaya başladı. Banka borçları 151 milyon Euro’luk bir sendikasyon kredisiyle 7 yıla yayıldı.
Sıfır bütçe açığı hedefiyle, başta futbolcular olmak üzere sporcu sözleşmeleri, yeniden görüşülerek garantili ödeme yerine performans bazlı ödeme sistemine geçildi. Sporcu ücretlerinde yüzde 23’lük azalma sağlandı. Sadece bir yıldız transfer etme kararı aldılar. Futbolun yönetiminde büyük önem taşıyan ücret/ciro rasyosu yüzde 88’den, ideal bir oran olan yüzde 50’ye indirildi.
7 GÜN 24 SAAT PARA KAZANAN BİR STAT
Haftalık raporlar ile giderler kuruş kuruş takip edilip paylaşıldı. Kulübe 50 bin yeni üye kazandırıldı. 2006’da 150 bin üye yılda 142 Euro ödedi, avantajlar verildi. Bedava bilet dağıtımı kesildi, olumlu değişimi gören taraftar 99 bin kişilik Nou Camp’ı yüzde 100 doluluğa taşıdı. Stada 36 yeni loca yapıldı ve satıldı.
Nou Camp, sadece maç günü değil, firmalar için düzenlenen akşam yemekleri, toplantılar, galalar, havai fişek şovları ve futbolcuların hazır bulunduğu imza toplantıları gibi aktivitelerle haftanın 7 günü 24 saat durmadan çalışan ve para kazanan bir eğlence merkezi haline dönüştürüldü.
Sadece bir yıl sonunda gelirler yüzde 37 oranında artarak, kulübün 1,5 milyon Euro operasyonel kara geçmesi sağlandı. Ekonomik açıdan büyük başarıyla sonuçlanan ve denilenlerin zamanında yapıldığı birinci değişim yılı sonunda camiada müthiş bir pozitif enerji oluştu.
BİR FUTBOL KULÜBÜNDEN DAHA FAZLASI
Bu önemli ekonomik başarılar sportif alana da yansıdı ve 2003-2007 döneminde iki lig şampiyonluğu ve bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu kazanıldı. Sadece futbolu düşünmeyin, basketbol, hentbol, hokey, voleybol ve atletizmde de aynı yapılanma ve sonuçlar alındı.
Bunlar yapılırken kulübün hiçbir varlığı satılmadığı gibi yeni tesisleşme yatırımları yapıldı.
Sadece sportif başarı endeksli anlayış, bir futbol kulübünden çok daha fazlası anlayışına dönüştü.
Mükemmel bir şekilde organize edilen değişim süreci, 2003 yılında uygulamaya alındı. 2007’ye kadar hep sağlam temeller kurmak için çalıştılar.
Bu temeller atıldıktan sonra 2008’den günümüze ne oldu?
Özetleyeyim; 5 La Liga, 3 İspanya Kral Kupası, 4 İspanya Süper Kupası, 3 UEFA Şampiyonlar Ligi, 2 UEFA Süper Kupası, 2 FİFA Dünya Kulüpler Kupası şampiyonluğu ve birçok rekor.
Ne demiştik girişte; sağlam temeller üzerine inşa edilmemiş hiçbir başarı uzun süreli olmuyor, bir karton kale gibi yıkılıveriyor.