Elitistler ve Kuşum Aydın

Elitistler ve Kuşum Aydın

Elitistler ve Kuşum Aydın

Rahmetliye göre dün dündü, bugün bugün.

Keser de sap da istedği gibi dönüyordu.

Ya hesap?

Bir analizi vardı.

ABD belgelerine göre Demirel, ABD büyükelçisine “CHP’de gelişmeler (Ecevit’in lider olması) 1971 askeri müdahalesinden daha önemli. Her şey, CHP’nin geçmişteki elitist eğiliminden kurtulup kurtulmama ve ’halkın’ partisi olup olmamasına bağlı” demiş.

Sanırım CHP'nin geri planda kalmasının ve yıllarca iktidarı yakalayamamasının en önemli tespitlerinden biri..

Tarihi Roma senatosu elitistti, Sezar tarafından esir alındı.

Tarihi Türk senatosu elitistti, 12 Eylülde esir alındı.

İnönü hükümeti elitistti, seçimlerde kaybetti.

Bir çok imparatorluk elitizm üzerineydi..

Ya sonra... Güm... Kuşkusuz söz edilen Elitizm, Platon'un kullandığı anlamdaki filozofun (en akıllının) iktidarda olmasını amaçlayan anlayış değil.

Asıl sorun elitist ya da seçkinci kavramlarından ne anladığımız.

Sistem partilerinin ya da mevcut sistemle devam edilmesinin gerekliliğini savunanlar sizce neyin hesabını yapıyor?

Aydın olarak tabir edilen "entellektüel" kesim var ya, ben çok merak ediyorum onları.

Kim bunlar, kimlerden?

Bakın.. Hikaye bu ya..

Bir sanayici, 'ne yapsam da prestij kazansam', diye düşünmüş taşınmış...

Ve sonunda sanata destek ayağına bir klasik müzik orkestrası kuruvermiş...

“Hem vergiden düşeriz, hem de şanımız yürür” mantığıyla gerekeni yapmış.

Derken provalar tamamlanmış ve ilk konser günü gelmiş. Orkestra Schubert’in “bitmemiş senfonisi’ni“ çalacakmış...

“Amannn, şimdi kapı gıcırtısı çekilir mi?“ diyen sanayicimiz, kendi yerine konsere verimlilik uzmanı danışmanını göndermiş. Ertesi gün, verimlilik uzmanından bir değerlendirme raporu almış. Rapor aynen şöyleymiş:

''Sayın Yönetim Kurulu Başkanımız...
Dört obuacı, konserin önemli bölümünde boş oturmuşlardır. Bunların sayısı azaltılmalı ve diğerlerinin konsere daha çok katkısı sağlanmalıdır. On iki kemancı aynı anda, aynı hareketi yapmakta, aynı notaları seslendirmektedir. Burada da personel tasarrufu yapılmalıdır.

Özellikle onaltılık notaların çalınması gereksizdir. Çünkü izleyiciler sekizlik notalarla, onaltılık notalar arasındaki farkı anlamamaktadır. Dolayısıyla, sekizlik notalarla eser icra edilmeli, yüksek ücretli keman ustaları yerine stajyerler kullanılarak masraf düşürülmelidir.

Yaylı sazlarla işlenen pasajların, nefesli sazlarla yapılan aynen tekrarı önlenebilir. Böylece iki saatlik konser 20 dakikaya iner. Eğer Schubert bütün bunları dikkate almış olsaydı “bitmemiş senfoni” bitmiş olurdu...”

Tabi senfoninin harbi hikayesi bu anonim paydaşta böyle bakıldığı gibi değil.

Uzman verimli de, Schubert’in kültürü farklı..

İnanır mısınız bazen insan gündemi takip ederken sıkılıyor.

Türkiye’nin malum gerçekleri bazen tam bir kısır döngü. Bitirilemeyen, bitirtilmeyen bir sürü senfoni... Birçok sorunumuza sanırım yukarıda güldüren ve düşündüren mantıkla bakıyoruz. Ucuzcu, KİTleşmeye yatkın bir anlayış. Şu elitistler KİTleşmeden ve BİTleşmeden sıyrılıp bizi biraz aydınlatsalar ya biz de kuşum Aydın modunda bakalım..

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...