Bursa, tartışılmayacak kadar güzel ve özel, bu güzelliğini ve özelliğini, kötümser olmayacak kadar koruyabilen kenttir, ancak…
Ama…
Israrla sürdürülmek istenen, dokundurulmak istenmeyen kimi düşüncelerle de, yıllardır tuhaflığın pençesindedir; Bursa.
Ovanın bağrına;
Bahçelerine, tarlalarına beton dökülüp kaçak kondu yapılırken; böyle gerçeğin unutulduğu, Doğanbey Konutları’ın suçlandığı kenttir; Bursa.
İstanbul’da;
Papazın Çayırı’ndan yücelen Fenerbahçe’nin, yıllar sonralarıyla yeni stadyumla taçlandığı mabeddir.
Bursa’da ise;
Yıkılan eski stadyumun üzüntüsünden söz edilirken, yeni muazzam stadyumunu tam sahiplenilmeyen kenttir; Bursa.
“Ne olacak; Bursa’nın hâli” denilirken;
Ruhsatsız ve ruhsat eklerine aykırı kondu ve yapılar için ‘İmar Barışı’ adındaki bir affa koşulan kenttir; Bursa.
Bursa’nın haline üzülürken…
İçerisinde yaşanan mekanların ise, bahçe ve tarlalar üzerinde yapıldığı unutulan kenttir; Bursa.
Doğanbey Konutları’nın yüksekliği eleştirilirken;
Başka zaman ve yerlerde, mahalleye, kıraathanelere giden siyasilerden, binalara ilave kat istenen kenttir; Bursa.
Balık tutulan derelerin nostaljisine dalınırken…
Çalışılan kimi fabrikalardan derelerine, denizlerine kirli atıksuların aktığı kenttir; Bursa.
Sahi…
Şehreküstü Meydanı’nın ötesine…
Bir resmi kurumun, 3.5 katlı ve geleneksel mimaride yeni bina yapmasına, bazı çevrelerden itirazlar yükselmişti.
Bursa’nın dağ yöresinde…
Özel bir kuruluşun maden ocağı projesine, köylü kadınlar bile itiraz ederlerken, ‘Şehreküstü İtirazcıları’ açıklama yaptılar mı, yapacaklar mı?