Evet gerçekten de midesinde.
Artık gerçekten de bir yerlere gelmek hiç de öyle kolay değil.
Okul hayatında da, iş hayatında da böyle.
Bir de çevresel etkenler var tabi.
Bunlarda eklenince size düşen görevler daha da artıyor.
Bursa Skal Kulüp Ekim ayı toplantısı geçtiğimiz günlerde gerçekleşti.
Toplantıda turizm, ekonomi, seçimler ile ilgili konular masaya yatırıldı. Toplantıda tüm konuşulanların yanında en çok dikkatimi çeken, Bursa’nın turizmdeki yeri…
Bursa Skal Kulüp Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık, Resort Dergisi’nin İstanbul'daki yeni otel yatırımları araştırmasından bazı bilgileri paylaştı.
İstanbul’da turizm bölgelerinin değiştiğini hatırlatan Varlık, oteller bölgesinin şimdi Anadolu yakası ile Bağcılar Basın Ekspres Yolu-Avcılar-Beylikdüzü hattına doğru gittiğini ifade etti.
Yeni oteller bölgesi olarak tarihi yarımadada 13, Anadolu yakasında 13, Avrupa yakasında otel bölgeleri dışında 15 yeni otel inşa edilecek.
Yapılması planlanan altyapı projeleri ile 2018 yılına kadar Anadolu yakasını hızla değiştirecek, yeni projeler; yaşam alanları, ticari ve turizm yatırımlarını gündeme getirdi.
Yeni yapılaşmanın ticaret ve turizm trafiğini değiştireceğine dayalı yer seçimleri de yapılıyor.
Tam da bu noktada aslında önemli bir konuyu masaya yatırmakta fayda var.
O da Bursa’ya özellikle turizmde atağa kalkması beklenen İstanbul-Bursa-İzmir Otoyol Projesi’nin kime katkı sağlayacağı.
Bursa coğrafi olarak gerçekten de çok şanslı bir kent.
Ama İstanbul gibi dünya kentine yakınlığı ile de bir o kadar şanssız.
İstanbul’da özellikle Anadolu yakasında neden bu kadar yatırım yapılıyor?
Acı da olsa şöyle bir gerçek var ki; İstanbul ve İzmir arasında ulaşımın süresi 3,5 saate düşürecek İstanbul-Bursa-İzmir Otoyol Projesi ile İstanbul turizmde yeni merkezler oluşturacak.
Çünkü Bursa bu otoyol projesinde transit merkez olmaktan öteye gidemeyecek. İstanbul’da yapılan yeni otel yatırımları da bunun en güzel göstergesi.
Peki Bursa ne yapacak?
Bursa var olan değerlerini ortaya çıkartacak.
Turistleri çekmek için, kente özgü özelliklerini gün yüzüne çıkaracak.
Bunların pazarlamasını iyi yapacak.
Aksi takdirde turistlerin İzmir’den İstanbul’a gitmesini izleyecek.
Şöyle bir gerçek var ki, Bursa Uludağ’ı sorunlarından arındırmadan, yeni pistler yapmadan, hatta 12 ay turist çeken hale getirmeden, Unesco listesine giren bölgelerinin pazarlamasını iyi yapmadan İstanbul gibi bir kente karşı durması mümkün değil.
Yukarıda da belirttiğim gibi artık ekmek aslanın midesinde.
Kent olarak biz fırsatları lehimize çevirmek istiyorsak, kamu ve özel sektör birlikte hareket ederek çok çalışmamız lazım.
Yoksa İstanbul şimdiden otoyol için hazırlıklarını yapmaya başladı.