Erhan ERTARMAN

Erhan ERTARMAN

Tarihin eskitemediği kent “Odunpazarı”

Bir rivayete göre en iyi yeri belirlemek için halk Porsuk Çayı'nın olduğu bölgeye birer koyun ciğeri asarlar. Hangisi çok dayanırsa orayı yerleşim bölgesi seçeceklerdir. Odunpazarı'na asılan ciğer daha geç bozulur ve ilk yerleşim burada oluşur. Odunpazarı Evleri şehrin dünya kültür mirasına eklediği en önemli eserler arasında yer alır. Tarihten bu yana Evliya Çelebi’nin de içinde bulunduğu pek çok gezgin tarafından övgüyle bahsedilir bu topraklardan.

Bizans döneminde Dorylaion, Selçuklu döneminde Sultanönü, Osmanlı döneminde Karacaşehir olarak anılan bu kadim şehir günümüzde Odunpazarı olarak adlandırılmış. "Odunpazarı" ismini alan bölge, aynı zamanda; lületaşı ustaları, bakırcılar ve demirciler gibi geleneksel el sanatlarının yeni merkezi olmuş.  Osmanlı sivil mimari örneklerini koruyan kent, taş dar kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları, tarihe meydan okuyan ahşap süslemeli bitişik düzenli, cumbalı evleri ile örf, adet ve geleneklerini koruyarak bütün güzelliği ile günümüze kadar gelmiş.

Odunpazarı'nda dinsel ve sosyal amaçlı yapılar, kamu yapıları ve ticari yapılar bulunmakta.

Kurşunlu Camii ve Külliyesi, Çoban Mustafa Paşa tarafından 1525'de bir külliye halinde yapılmış. Akoğlan Camii, Müftü Camii, Tiryakizade Hasan Paşa Camii, ivrioğlu Camii, şeyh Şahabettin Türbesi, dini yapıların en önemlilerinden. Kamu yapılarının başında ise Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi üslup ve yapısal özellikleri taşıyan Atatürk Lisesi, Cumhuriyet Tarihi Müzesi (eski Askerlik şubesi) ve Mal Hatun ilköğretim okulu gelmekte. "Odunpazarı Tarihi ve Kentsel Sit Alanı" olarak tescil edilerek korunmaya alınmış ve UNESCO tarafından 2012'de Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edildi.

Odunpazarı'nda evler, tipik Türk mimarisinin özgün örneklerinden olan ahşap, çatılar arasına doldurulan kerpiçlerle yapılmış cumbalı evler, tarihin tüm yorgunluğuna  rağmen yüzünüze gülümsüyor adeta.

Odunpazarı'nda gezerken birbirine bakan küçük pencereler hayatın her deminde vardık dercesine selamlıyor. Sokakların sonunda bazen bir konak karşılıyor sizleri  tabii  yanındaki  beton yığını yapıya nispet yaparcasına gösterişli. Tarih kokan bu sokakların ortasında mezarlığın yanından geçiyorsunuz. Kulaklarınıza gönüllerin dil mimarı, Eskişehir'in dünyada övünç kaynağı Yunus Emre yetişiyor. "Bunlar bir vakit beyler idi, kapıcılar korlar idi. Gel imdi gör, bilmeyesin, bey hangisidir ya kulları".  Odunpazarı bütün gizemi ve ihtişamı ile görenleri kendine hayran bırakıyor. Odunpazarı evleri, Safranbolu ve Beypazarı evlerine göre daha otantik, daha gösterişli. Osmanlı'nın son döneminde zengin ailelerin oturdukları konaklar, "Odunpazarı Evleri Yaşatma Projesi" ile yeniden yaşanılacak mekanlar haline getiriliyor. 

Bu evler Osmanlı'nın son dönemine yakın gelir düzeyi yüksek aileler tarafından yaptırılmış. Ayakta kalan evlerin büyük bir bölümünde hala oturuluyor. Bazıları yıkılmış yerine yenileri yaptırılmış, bazıları da bakımsızlıktan kaderlerine terk edilmiş. Yeniden restore edilmiş konaklara girdiğinizde kendinizi alamıyorsunuz. İçlerinde 3-4 neslin Yaşadığı bu evlerde kim bilir ne hikayeler yaşanmış.

Odunpazarı konutları genelde iki tip olarak yapılanmıştır. İlk tip konutların girişleri sokaktan, bahçeleri arkadadır. İkinci tip konutlar ise bahçeler önde, konutlar bahçe içinde olacak şekilde; 1, 2, veya 3 katlı olarak yapılmışlardır. Konutlar genelde bir sofa ve etrafındaki odalardan oluşmaktadır. Çok katlı konutlarda zemin kat, mutfak, depo gibi servis hizmetlerine ayrılmış olup, yaşam üst katta sürmektedir. Konutların ön cephelerindeki iki tarafa pencereli köşe odası, daha büyük ve evin en önemli yeri. Daha çok Türkmen izleri taşıyan bu evlerde Osmanlı ve Türkmen yerleşim biçimleri yansıtılmış.

Safranbolu ve Beypazarı'nı gezmiş olanlar, Odunpazarı'nın bu iki yerden daha özgün ve otantik mimariye sahip olduğunu anlayabilir.  

Odunpazarı; çarşıları, hanları, arastaları, kır kıraathaneleri, restoranları, butik otelleri, ışıl ışıl sokakları ve Türkiye'nin en iyi korunmuş tarihi mimari dokusuyla yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline geldi son zamanlar da.

Tiryaki Hasan Paşa Sokağına bakan üç katlı bina Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunan komutanın karargahı ve cephaneliği olarak kullanılmış. Arif Nihat Asya "Bayrak" şiirini bu evde yazmış. Aynı sokaktaki bir başka ev de üç asır önce Evliya Çelebi misafir olmuş. Birçok ünlü kişiyi misafir  eden bu evler yeniden hayata geçirilerek yeni konuklarına merhaba diyor.

Geleneksel el sanatları Atlı Han da yaşatılıyor, tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte çok eskilere dayanan bu çarşı, Odunpazarı'na gelen tüccarlar, seyyah ve yolcuların konakladıkları kervansaray olsa da uzun yıllar kullanılmayınca harabeye dönmüş, bakımsızlıktan dolayı tamamen yıkılan han, orijinal yapısından esinlenerek yeniden yapılmış

İki kattan oluşan Atlı Han, içerisinde sanat atölyeleri ile lületaşı, gümüş ve geleneksel el sanatları ürünlerinin üretilip teşhir ve satışının yapıldığı bölümlerin yanı sıra, restoran ve kafeterya bulunmakta. Odunpazarı sokakları bir çok filme de doğal plato olmuş.

Bir hafta sonunu ayırın Eskişehir’in eşsiz lezzeti çiğbörek ve bol köpüklü ayranınız yudumlayın, çünkü tüm sempatikliği ve tarihiyle “Odunpazarı” sizleri bekliyor…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ