Saklı cennet: Acarlar longozu
- 08-05-2016 17:15
Karasu, Marmara Bölgesi'nde, Sakarya iline bağlı sevimli bir ilçe, doğusunda Kocaali ilçesi, güneyinde Hendek ilçesi, güneybatısında Ferizli ilçesi batısında Kaynarca ilçesi ve kuzeyi ise Karadeniz ile çevrili. Marmara Bölgesi'nin Batı Karadeniz ile birleştiği yerde, Sakarya’nın kuzeyinde yer alan ilçe toprakları hafif dalgalı alçak alanlardan oluşmuş. Karadeniz kıyısındaki düzlüklerin gerisinde hafif eğimlerle yükselen alanlar, bu alanların güneyinde de dalgalı düzlükler var.
Karasu’nun tarihi Frigya dönemine kadar uzanır. Karasu'nun ilk yerleşim birimi Küçük Karasu Köyü’dür. Köy mezarlığı bir zamanlar nüfusun kalabalık olduğunun göstergesi günümüze kadar gelen mezar taşlarından bazıları Roma-Bizans sanatının buradaki son örnekleri.
MÖ.III.yüzyılda başlayan Bithynia Krallığının egemenliği MÖ.I.yüzyıldaki Roma yönetimine kadar sürmüş bu topraklarda. Bizanslıların Optimation Theması’nın sınırları içerisindeki bu bölge zaman zaman Arap istilalarına uğramış. Selçuklulardan Artuk Bey’in buradaki Bizanslıları yenmesi ile yöre Selçukluların eline geçmişse de 1072’de yeniden Bizanslılar yöreye hakim olmuşlar. Bunun ardından 1097’de Haçlıların, Danişmentlilerin, Anadolu Selçuklularının ve İznik’te merkezi kurulan Nicaia İmparatorluğunun yönetimine girmiş. Ta ki 1322’de Orhan Gazi tarafından Osmanlı topraklarına katılana kadar.
Eski adı İncili olan Karasu, bağımsız İzmit Mutasarrıflığının Kandıra kazasına bağlı bir nahiye idi. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Karasu’dan; “Bundan 300 sene evvel Karasu Köyü’de kurulmuştur. İzmit Sancağı’nın Kandıra Kazası’na bağlı bir kasabadır. Halkı çoğunlukla kömür taşımacılığı ve balıkçılık yapmaktadır” diye söz etmiş.
Bu kadar eski medeniyeti günümüze kadar taşıyamamış maalesef. Sakarya nehri kıyısındaki günümüze ancak temel kalıntıları kalan, Karapınar ve Akkum köyleri arasındaki Karasu Kalesi, bugün fındıklıklar içinde kalan birkaç kalıntıdan ibaret. Bizans döneminde Sakarya nehir ulaşımının güvenliği için yapıldığı düşünülmekte.
İlçemizin doğusunda yer alan Küçükbboğaz Gölü, şehir merkezinin 5 kilometre Uzağında küçük olmakla beraber dikkat çekici bir set gölü. Göl 50 hektar büyüklüğünde olup, olta balıkçılığı ve piknik alanı olarak kullanılan bir mesire yeri. Gölün Karadeniz’e açılıyor olması ise ayrı bir görsellik katmakta. Göl kenarında çamlarla kaplı bir alanda dinlenmek ve piknik yapmak için ideal. Gölde kızılkanat, sazan, tatlı su kefali gibi balık türlerini de avlayabilrisiniz.
Sakarya nehrinin Karadeniz’e döküldüğü yer olan Karasu Yenimahalle’de; yumurtalarını bırakmak üzere denizden nehre giren mersin balıkları nehrin uygun kısımlarında yuva yaparlar her dönem. Bazen büyüklükleri 40 kg kadar çıkan Mersin Balığı ve Meşhur siyah havyarın üretimi ile meşhurdur. Karasulu balıkçılar tarafından doğal bir liman olarak kullanılmakta. Nehrin kenarında çınar ağaçları altında günlük taze balık sunan küçük balıkçı lokantaların da tadını uzun zaman unutamayacağınız bir ziyafette çekebilirsiniz.
Karasu bir adeta cennetten bir parçayı da saklıyor, Acarlar longozu keşfedilmeyi bekliyor. Nesli tükenmek üzere olan bazı bitkilere ev sahipliği yapan longoz, i
İnsana ise seyri doyumsuz bir manzara sunuyor. Acarlar longozu deniz, göl, kumul ve orman ekosistemlerini bir arada barındıran dünyanın nadir tabiat köşelerinden biri olma özelliğini taşıyor. Bern Sözleşmesi gereği koruma altında olan 6, küresel ölçekte tehlike altında olan su menekşesi ve göl soğanı gibi 2 bitki türü bulunuyor.
Acarlar longozu güzelliği ile görenleri kendine hayran bırakıyor. Seyri doyumsuz tabiat güzelliklerine sahip olan longoz, dünyadan da ilgi görüyor. Su menekşesi Türkiye’de sadece Acarlar longozunda yetişirken, nilüferlerin su üstündeki muhteşem görüntüsü de hafızalardan silinmiyor. Longoz yabancı ülkelerin dikkatini de çekiyor.
Karasu ilçesi Müezzinler köyü sınırları içerisinde bulunan longoz, İğneada’yı da geride bırakarak Türkiye’nin en büyük su basar ormanı özelliğini taşıyor. 2 bin 517 hektar alana yayılan longoz Çevre İl Müdürlüğü tarafından ‘Yaban Hayatını Koruma ve Geliştirme Sahası’ ilan edildi.
Maden deresi, Hendek yakınında Çataltepe' den doğar. Önce Kabalak Deresi adıyla kuzeye akar. Yayla Deresi ile birleştikten sonra Karasu adını alır ve Karasu ilçesinin doğusundan Karadeniz'e dökülür.
Karasu ve Kocaali’ye kadar gelmişken deniz kıyısının sıcağından bunalanları serin bir yere çağırıyoruz. Karasu-Kocaali arasından içeriye doğru girince Cam Dağlarından kaynaklanan Maden Deresi’ne ulaşacaksınız. Derenin sesini dinleyerek, yeşile bezeli bir çevrede yürüyüşler yapmak ve güzel bir kır sofrası kurmak için ideal bir yer.
Kayın, çınar, ceviz, elbette en çok da fındık ağaçlarıyla donanmış. Ekim-Kasım aylarındaysanız kestane toplaya bilirisiniz. Çevrede meyve ve sebze yetiştiriliyor. Bahçesinde çalışan bir üreticiden hemen orada koparılan sebzeler de alabilirsiniz.
Otların üzerine bir yaygı serip yanınızda getirdiklerinizle piknik yapmak istemezseniz alabalık tesislerine gidebilirsiniz. Yanınızda getirdiklerinizi burada da yiyebilirsiniz. Ama yörenin tereyağında pişmiş alabalıklarını tavsiye ediyoruz. Ağaçlar altında kiremit damlı ahşap kamelyalarda oturup yiyebilirsiniz. Balık sevmiyorsanız saç kavurma ve salataya buyurun.
Maden Deresi’nde konaklama olanağı yok. Çadırınızı yanınızda getirmediyseniz Karasu’ya gitmeniz gerekir. Güzel bir yemek yiyip, demlikle gelen tavşankanı çayı içtikten sonra bir kilim serip ağaçların altında güzel bir öğlen uykusu çekebilirsiniz. Kuşların ve kurbağaların sesinden başka ses yok. Mevsimine göre yaban çileği, böğürtlen toplayabilirsiniz. Kentlerde büyüyen çocuklarınız için güzel bir değişiklik olur. Paçalarınızı sıvayıp derenin içinde yürüyüş de yapabilirsiniz. Derenin sularından yararlanan bir alabalık çiftliği de kurulmuş. Uğrarsanız hem seyreder hem de balık alabilirsiniz.
Saklı cennet Acarlar longozunu görmek, farklı tatlar tatmak ve sıra dışı bir hafta sonu yaşamak istiyorsanız “Karasu” sizi bekliyor.
