Erhan ERTARMAN

Erhan ERTARMAN

Leukophrys, Tenedos ya da Bozcaada…

Adadaki nekrapol sahasında yapılan kazılardan anlaşılacağı üzere adanın tarihi M.Ö. 3000 yıllarına dayanıyor. Bu değerli ada Pelasglara Fenikelilere, Atinalılara, Yunanlılara, Perslere, Büyük İskendere, Bizanslara, Cenevizlere, Venediklere ve Osmanlılara tarih boyunca ev sahipliği yapmış. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesinden sonra Bozcaada, Türkler için daha da önem kazanmış ve 1455’te Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bu tarihten sonra Osmanlılar ve Venedikliler arasında Bozcaada için bir çok kez mücadele olmuş ve adanın hakimiyeti zaman zaman el değiştirmişti. Osmanlı yönetiminde geçen uzun bir dönemden sonra, Balkan Savaşları sırasında 1912’de Yunanistan tarafından işgal edilen ada, I. Dünya savaşının Çanakkale Savaşları döneminde İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından işgal edildi, lojistik destek için kullanıldı. Ada, Lozan Anlaşmasıyla 20 Eylül 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ne verildi.

Çanakkale'ye bağlı olan bu ada, toplam 36 kilometrekarelik bir alana sahip. Adanın sahip olduğu coğrafya yüksek olmayıp basık görünümlü. Kıyıları çoğunlukla falezli , 34.5 km'lik bir kıyı uzunluğu sahip olsa da plajları özellikle tatil dönemlerinde dolup taşıyor

Maki ve gariglerden oluşan bir bitki örtüsüne kumcul bitkiler arkadaşlık ediyor. Liman çevresinde ise Bozcaada Kasabası bulunuyor. Kasaba, adanın en eski yerleşim alanı olarak biliniyor.

Günümüzde Bozcaada'da birçok yerleşim alanı bulunmakta. Ada halkı geçimini bağcılık, balıkçılık, turizm ve şarapçılıkdan sağlıyor. Özellikle çavuş üzümü Türkiye genelinde oldukça ünlü. Şaraplar ise Kuntra üzümüyle yapılmakta ve ünü her geçen gün artmakta.

Geyikli den Bozcaada'ya ulaşım kolay olsa da özellikle hafta sonları feribotta yer bulmak zor. Kolay ulaşım adanın turizm açısından gelişmesine katkı sağlamış. Bunun doğrultusunda ter türlü konaklama ihtiyacına cevap veren oteller kurulmuş. Bozcaada otelleri, hem balayı çiftleri hem aile hem de arkadaşlarla yapıla tatiller için oldukça ideal.

Yakın bir zamanda Bozcaada'da tatil yapmayı planlıyorsanız, şehrin gezilecek yerlerini ziyaret etmeyi unutmayın. Bozcaada Kalesi, Köprülü Paşa Camii, gezeceğiniz yerlerin ilk sırasında mutlaka olmalı. Kale, Venedikliler döneminden günümüze kadar gelmiş tüm heybetiyle sizleri karşılıyor. Cenevizliler ve Bizanslıların da kullandığı kale, Fatih Sultan Mehmet tarafından onartılmış.

Diğer gezilecek yerler ise; Değirmenler Koyu, Poyraz Limanı, Adada Liman Koyu, Çapraz Limanı, Kocatarla Limanı, Lagor Limanı, Ayazma Koyu, Habbeli Koyu, Sulubahçe Koyu, Çanak Limanı, Ayana Limanı. Bu koylarda dalış yapılabilir denizin derin güzelliklerini keşfedebilirsiniz. Hatta adadaki dalış merkezlerinin sürekli olarak düzenledikleri turlara katılabilirsiniz.

Adanın şarapları deyim yerindeyse hiç tükenmez. Burada yel değirmenleri de görebilirsiniz. Bozcaada yel değirmenleri adanın önemli ölçüde elektrik enerjisini sağlamakta.

Türk ve Rum kültürlerinin izlerini taşıyan bu küçük ada da önceleri kasaba merkezini Rum ve Türk Mahallesi olarak ikiye ayrılıyordu. Mahalleri ayıran derenin yerine günümüzde Çınar Çarşı Caddesi bulunmakta. Ada merkezi şu anda Cumhuriyet (Rum) ve Alaybey (Türk) Mahallesi diye iki mahalleden oluşuyor. Cumhuriyet Mahallesinde Rum, Alaybey Mahallesinde Türk mimarisine ait izler taşıyan yapılar mevcut. Şehir merkezinde eski mahalle ve sokaklarda klasik yapı geleneği olabildiğince korunmaya çalışılmış. Adanın tamamının doğal ve arkeolojik sit alanı olması, tüm yapı ve onarımların Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca denetlenmesi nedeniyle çarpık yapılaşma görülmemekte. Eski mimari dokusu korunmakta, restorasyonlar kendine özgü yapı tarzı dikkate alınarak yapılmakta.

Rum Mahallesinde sokaklar genelde grid sistem denilen genişçe ve birbirini dik kesen yapıdayken, Türk Mahallesinde sokaklar dar ve girift olarak yapılmış. Sosyal ve dini yapılar da mahallelere göre dağılmıştır. Kilise ve küçük şapel gibi yapılar Cumhuriyet Mahallesinde, cami, hamam, çeşme, namazgah gibi Türk kültürüne özgü yapılar Alaybey Mahallesindedir.

Son yıllarda büyük kentlerden gelip yerleşenlerin sayısı ise her geçen gün artıyor. Yazın gelen turistlerle birlikte ada nüfusu 5000-10.000 arasında değişiyor. Kışın ise nüfus 1000’e kadar inebiliyor.

Bozcaada da kaldığınızda adanın en yüksek tepesi olan Göztepe’ye çıkın ki bir tarafta güneşin batışını diğer tarafta ay’ın doğuşuna şahitlik edin.

Şarabı ve yemek kültürü ile Bozcaada bir cennet köşesi adeta. Lezzetli mezeleri, adanın üzümlerinden yapılmış 100 yılı aşkın bir sürenin kültürüne sahip şaraplarıyla Bozcaada, misafirlerini ve gurmeleri ağırlamaktan mutluluk duyan esnaflarıyla da sınıfı geçiyor. Son dönemde Ege’nin birçok noktasında bulamadığımız kılıç balığının lezzetinden tutun da mükemmel işlenmiş deniz ürünlerine kadar pek çok farklı lezzeti tadacak ve adada yaşamanın tadına varacaksınız. Belki de hiç görmediğiniz Girit mutfağının esintilerinde damağınız şenlenirken insanın içini ferahlatan ada esintilerinde kendinizi keyifli bir sohbetin içinde bulacaksınız.

Adaya gelip Rum ailelerinden kalma tarifleriyle yıllardır aynı şekilde yapılan domates reçelini yemeden dönmek olmaz. Üzüm suyu, koruk suyu, salça ve diğer reçel çeşitleri de oldukça lezzetli.

Türkiye’nin 3. Büyük adası olan Bozcaada, tertemiz havası, eşsiz lezzetleri ile huzur dolu bir tatil için sizleri bekliyor.

 

 

 

 

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ