Dere kenarındaki masal köyü; Misi (Gümüştepe Mahallesi)
- 25-03-2017 18:41
Misi, Bursa'da Uludağ'ın batı yamaçlarında kurulu, geçmişi 2000 yıl öncesine dayanan bir köy. Yemyeşil ormanlar, şırıl şırıl akan Nilüfer deresi, restore edilmiş rengarenk evleri ile güzel bir gün geçirilebilecek harika bir ortam...
Günümüzde Gümüştepe Mahallesi adıyla Nilüfer İlçesi’ne bağlanan Misi Köyü’nün çok eski bir yerleşim yeri olduğu bilinmekte. Misi Köyü’nün ilk adının Mysia olduğu sanılmakta. M.S 183 yılında Alex adlı bir keşiş, seksen beş kişilik bir maiyetiyle Hıristiyanların öncüleri olarak İnkaya ve Misi köylerine yerleştikleri , “konsül” ün toplanarak İncil tartışması yapıldığı tarihi kayıtlarda mevcut. Bugün kalıntılara rastlanılan manastır civarında İncil’in bir nüshasının gömülü olduğuna inanılır. Bu kalıntılar dolayısıyla bölge Hıristiyanlar için de önem taşımakta.

Bursa merkeze 12 km uzaklıkta olan ve ziyaret edenleri tüm doğallığıyla karşılayan Misi Köyü asma yaprağı, misket üzümü, pekmezi ve şarabıyla çok ünlü. Misi’ de şarapçılık eski bir geçmişe sahip. “ Misi Şarapları “ yalnızca bu yörede yetişen ve özel bir aroması olan misket üzümünden yapılmakta. Ayrıca bu üzümlerle yapılan pekmezin de oldukça sağlıklı olduğu söylenmekte.
Gümüştepe Mahallesi’nin şarap dışındaki gelir kaynağını yakın bir geçmişe kadar ipek böcekçiliği oluşturmuş. Bursa’ya önemli ekonomik gelir sağlayan ipekçilik, yerleşim alanlarının da buna göre şekillenmesini sağlamış. Buna bağlı olarak Misi evlerinin geniş sundurmaları ipek böcekciliğine göre inşa edilmiş. Osmanlı mimarisini yansıtan Misi, 1989 yılında kentsel sit alanı ilan edilmiş olup koruma altına alınmış. Bugün de yapılan restorasyonlar la yapılar doğallığını olabildiğince korumakta. Ayrıca restore edilen yapıların çeşitli sosyal tesislere dönüştürülmesi hedeflenmekte.
Köyde bulunan Kavacık Sultan Yatırı Müslümanlar için önem arz etmekte. Misi Köyü’nde yaşamış olan Kavacık Sultan’ın kabrinin, köydeki dağda bir kayanın içinde olduğu rivayet edilmekte. Bugün bölgede bulunan çeşmeden akan suyun Kavacık Sultan’ın gözyaşları olduğuna inanılır ve ziyaretçiler tarafından dilenen dileklerin gerçek olduğu söylenir.
Ziyaretçilerinin ruhunu sınırsız yeşilliğiyle rahatlatan Misi Köyü, piknikçilerin uğrak yeri haline gelmiştir. Ayrıca meyve ağaçları, kavak ağaçları, çınar ağaçları ve mahallenin içinden geçen Nilüfer Çayı yazın sıcaklığını serinleten bambaşka bir güzelliği ortaya koymakta.
Köyün oldukça renkli mimarisi bile tek başına köyü gezmeniz için bir sebep. Misi Köyü gezilecek ve görülecek yerler anlamında hafta sonu gezginleri için oldukça cazip bir destinasyon.
Misi her ne kadar eski bir Rum Köyü olsa da mimari açıdan Osmanlı izleri görülüyor. Klasik ahşap evler Osmanlı’da sıkça görülürdü. Safranbolu evleri ya da Topkapı Sarayı yanındaki Soğukçeşme Sokak’taki ahşap evler bu mimarinin en bilinen örnekleri. Misi köyünde bu ahşap evler bir renk cümbüşü içerindeler.
Suyu biraz azalmış olsa da sizleri karşılayan dere, huzur dolu. Dere kenarına dizilmiş çay bahçeleri, masaların kimisi suyun hemen yanında, kimisi yukarılara sıralanmış. İçinde balıkların yüzdüğünü yukarıdan bile görebilirsiniz.
Köyde 2011 yılında, halk kültürü ve folklor araştırmacısı ve Karagöz Gölge Oyunu’nu günümüzde yaşatan sanatçı olan Şinasi Çelikkol tarafından açılan Etnografya Evi bulunmakta. Bu Etnografya Evi’nin içinde dokuma tezgahları, Bursa’nın yöresel el işlemeleri, yöresel kıyafetler, eşyalar ve küçük bir Karagöz perdesi yer almakta. Köyü ziyarete gelenler temsili bir ücret karşılığında bu evi de gezebilmekteler.
Köyün içinden geçen nilüfer çayı, meyve ağaçları, çınar ağaçları ve kavak ağaçlarıyla mükemmel bir doğaya sizleri bekliyor.


