Erhan ERTARMAN

Erhan ERTARMAN

Safran Sarısı Kasaba; SAFRANBOLU

Burada yaşananlar, üretilenler, ortaya çıkartılan asırlık eserler geçmişten günümüze ışık tutam birer anı adeta.

Karabük iline 10 kilometre mesafede bulunan bu kasabanın tarihi asırlar ötesine dayanıyor. Milattan önce 3000 li yıllara kadar uzanan köklü bir geçmişe sahip Safranbolu.  Tarih sayfalarında bu toprakların ilk sahibinin Tümüsler olduğu yazılmış, yıllar içerinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve ilk kez 1196 yılında Türklerin ev sahipliğine geçmiş. Selçuklu sultanı II. Kılıçaslan’ın oğlu Muhittin Mesut Şah burayı aldığında adını Zalife olarak değiştirmiş. Safranbolu en parlak dönemlerini Osmanlı İmparatorluğu zamanında yaşamış. Şimdilerde 60 bine yakın bir nüfusa sahip olan Safranbolu sıcakkanlı dostane insanlarıyla oldukça hareketli bir kasaba. Tarım, hayvancılık ve turizm başlıca geçim kaynakları Safranboluluların.

Eski çarşıya geldiğinizde neredeyse kaybolmakta olan el işçiliğinin de burada popüler olduğunu göreceksiniz. Geleneklerini ve zanaatlarını bugünlere taşımış çarşı esnafı turizmin gücüyle ayakta kalabilmiş.

Lokum ve safran buraya özgü geçim kaynaklarının başında gelmekte. Safranbolu lokumunun namı dünyaya yayılmış. Yüzyıllardır aynı geleneksel şekilde üretilen lokumların lezzetini unutmanız mümkün değil. Altınla yarışan safran gramla satılıyor, eskiye göre azalmış olsa da Safranbolu Türkiye’nin safran ihtiyacını karşılıyor. Eski çarşının hemen yanı başından gelen çekiç sesleri dikkatimizi çekiyor. Her çeşit demir işçiliğinin yapıldığı bu çarşı da ustaların en büyük kaygısı hemen hemen her el işçiliğinden olduğu gibi yetiştirecek çırakların bulunamaması. Çarşının birde Unesco tarafından yaşayan dünya mirası olarak tescillenmiş eski kapı kilitleri ve tokmakları üreten bir ustası var. Kısmetlerini ateşin korundan çıkartan demir ustalarının yaptıkları adeta sizleri mest edecek.

Safranbolu, dünyaya ün salmış eşsiz evleriyle de biliniyor. Bunların en güzel örneklerin den biride kaymakamlık tarafından müze ev olarak düzenlenen ve Safranbolu evlerinin tüm özelliklerini yansıtan Kaymakamlar evi. Taş ve ahşap işçiliğinin en güzel örneklerini görebileceğiniz bu nadide yapıya geniş çam ağacından yapılmış büyük tokmaklı bir kapıdan giriyorsunuz. Büyük bir sofanın karşıladığı üst katta tüm odalara bu sofadan geçiliyor. Yemekler, eğlenceler ve toplantılar bu sofada hayat buluyor Safranbolu evlerinde. Haremlik ve selamlık bölümleri de bu katta bulunuyor. Gelen yabancı erkek misafirler selamlıkta ağırlanıyor.  Evlerde minimum 7-8 oda bulunuyor. Safranbolu evlerinde göze ilk çarpan özellikler den biriyse her oda kapısında bulunan paravanalar, kapıyı ilk açtığınızda odanın içini göremiyorsunuz, bu odanın için görünmesini ve geniş bir aile olarak yaşayanların kendilerini toparlamasına imkan sağlıyor. Her odanın ayrı bir anlamı var aslında, en önemli odalardan biri ise gelin odası. Evin en büyük odalarından biri gelin odası. İçerisinde bir banyo ve odadan geçilebilen birde çocuk odası bulunuyor. Evin en değerli bölümü ise has oda olarak adlandırılıyor. Mutfaklardaki sadelikse hemen göze çarpıyor. Tüm evler kendilerine göre daha merkezi konumdaki kamu binalarına, dini yapılara ve anıt eserlere dönük olarak inşa edilmiş. Hangi evden bakılırsa bakılsın manzara kapanmıyor. Evlerin yakın plan cepheleri kör, uzak plan cepheleri açık ve birbirlerini izleyecek konumda. Günümüz betonlaşmasına meydan okumaya devam ediyor Safranbolu evleri.  

UNESCO'nun 17 Aralık 1994'de Dünya Miras Listesi'ne aldığı Safranbolu, Türkiye'de bulunan yaklaşık 50.000 korunması gerekli kültür ve tabiat varlığının 1.125'ini barındırır. Bu nedenle, müze kent durumundadır.

Kasabanın en eski ve önemli yapılarında biri de Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa Cami. Tarihi ve maneviyatıyla hala dimdik ayakta, 1661 yılında Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılan bu eser ince kalem işçiliği ve ahşap sanatının en güzellerini göreceğiniz yerlerden biri. Çarşı'nın kurulu olduğu vadiyi tepeden gören Hıdırlık Tepesi'ne çıkarak kentin panaromik manzarası görülebilirsiniz. Aşağıda Cinci Hanı ve Hamamı, karşıda Kale, saat kulesi, tabakhane, eski evler, konaklar, hanlar ve hamamlar bir bütün olarak önünüze seriliyor.

Mimari eserleriyle her alan da görsel bir ziyafet sunan Safranbolu’ya yaklaşık 8 kilometre uzaklıkta bir başka yapıt karşılıyor sizleri Sadrazam izzet Paşa tarafından yenilenen bu tarihi su kemeri uzun yıllar hizmet vermiş Safranbolu halkına. Bu kemerin hemen yanı başında Karadeniz iklimini bolca içinize çekeceğini Tokatlı kanyonu var. 9 kilometrelik bir yürüyüş parkuruna sahip Tokatlı kanyonu küçük şelaleri ve ortasından geçen akarsu ile bir doğa harikası. Cesaretini varsa kanyonun hemen üzerine inşa edilmiş 100 metre karelik cam seyir alanından tüm kanyonu izlerken manzara sizi büyüleyecek.       

Yaşayan müze kent Safranbolu’da dolaşırken yeni bir şeyler öğreneceksiniz. Safranbolu’dan 10 kilometre uzakta bir anda kendinizi 15. Yüzyılda bulacağınız “Yörük Köyü”ne varıyorsunuz 1560 lı yıllarda yörüklerin yaşaması için kurulan köylerden biri. 100 e yakın tescilli ve koruma altına alınan eser var bu köyde. Nüfusu 200 ü geçmeyen bu tarihi köy yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çekiyor. Evlerin yapıları Safranbolu evleri ile hemen hemen aynı olsa da çatılarda asılı geyik boynuzları dikkatimizi çekiyor. Bu boynuzlar o evde bir avcı olduğunu anlatırken, kötü enerjinin de evden uzak tuttuğuna inanılıyor.

Safranbolu’ya veda ederken Selçukluların, Çobanoğullarının, Candaroğullarının, Osmanlıların ve diğer medeniyetlerin izlerini bırakıyorsunuz arkanızda.

Zamanı geriye döndürmek, tarihin tozlu sayfalarını aralamak ve doyasıya yeşili yaşamak için Safranbolu sizleri bekliyor.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ