Erhan ERTARMAN

Erhan ERTARMAN

Kral Midas’ın altın vadisi; Frig

Eğer gezinize kuzeyde Seyitgazi’den başlayacak olursanız, ilk durağınız 8’inci yüzyılda Bizanslılarla savaşırken şehit düşen kahraman Battal Gazi anısına yaptırılan tepedeki etkileyici cami ve külliyesi olmalı. Etrafındaki medrese, aşevi ve derviş tekkesi daha sonraları Osmanlılar zamanında yapılmış olmalarına rağmen, caminin tarihi Selçuklular zamanına kadar uzanıyor.

Etrafta göreceklerinizin çoğu, tıpkı Kapadokya’da olduğu gibi bölgede yaşayanların kendilerine çeşitli barınaklar yapmak için oydukları devasa kaya kütleleri. Birçoğu isimlerini şekillerinden almış. Doğankale ve Deve Boynu Kale’yi görmek için ana yoldan sapmanıza değecek.

Öte yandan bu alanlar Midas Şehri ile karşılaştırıldığında nedense daha önemsiz görünüyor. Burayı bulabilmek içinse yerel kütüphanenin arkasındaki merdivenlerden çıkın ve sonra o büyük kayanın etrafından sağa dönün. Tam üzerinizde bir Frig yazıtıyla çevrelenmiş, kaya tapınağı göreceksiniz. Frigyalılar Anadolu’ya MÖ 2000’li yıllarda yerleşmiş ama bu mezar çok daha sonraları yapılmış, tarihi MÖ 585 – 550 yıllarına dayanıyor.
Sessizliği iliklerinize kadar hissedeceğiniz Kümbet’e gidin. Burada Frigyalıların sembolü aslan kabartmalarıyla ünlü Aslanlı Mezarı görebilirsiniz. Güneye, Afyon’a doğru devam ettiğiniz takdirde sessiz ve küçük bir kasaba olan Döğer’e uğrayın, ayırdığınız vakte değecek. Buradaki 15’inci yüzyıl kervansarayının kilitli olması kuvvetle muhtemel. Daha sonra rotanızı Döğer’in hemen güneyine, Üçlerkayası’na çevirin. Kayaya oyulmuş mağaraları ve peribacaları ile mini bir Kapadokya’ya rastlayacaksınız. Çok hoş bir manzaraya sahip Emre Gölü de çok uzakta değil. Eski bir derviş tekkesine ait kalıntıların tepeden baktığı göl, piknik için harika bir yer.

Rotanızı doğrudan Afyon’a çevirdiğinizde İhsaniye’den geçerek güneye inersiniz, eğer yeterli zamanınız varsa doğu yönündeki Alanyurt’u da ziyaret edin. Aralarında Aslantaş ve Yılantaş’ın da olduğu çok güzel, oymalarla süslenmiş Frig mezarlarını görme şansınız olur. Nihayetinde ise Ayazini’ne varırsınız. Burası bir zamanlar Metropolis’in kayalara oyulmuş yerleşim yeriymiş, etrafta birçok Kapadokya tarzı kaya kilise göreceksiniz.
Ziyaret sırasında Frig Vadisi boyunca yolculuğun en iyi yönünün insanın kendini keşfetmesi olduğunu göreceksiniz. Vadi boyunca burada anlatabildiğimden çok daha fazla tarihle yüz yüze geldim. Eğer bölgeyi hakkını vererek gezmek istiyorsanız en az iki gününüzü ayırın. İlk akşam Eskişehir ya da Kütahya’da, ikinci akşamsa Afyon’da konaklayabilirsiniz. Vadiyi en güzel haliyle görmek istiyorsanız yolculuğunuzu haziran başına ya da ekime denk getirmeye çalışın. Frig Vadisi sadece tarihiyle değil olağanüstü doğa güzelliğiyle, renkleriyle de kalbinizde yer edecek.

Eskişehir merkezine 80, Han ilçesine yaklaşık 14 kilometre mesafedeki 17 metrelik bu görkemli yapı, MÖ 600’lü yıllarda yapılmış. 19’uncu yüzyılda ilk kez karşılaşanlar üzerindeki Midas yazısını okuyunca burasının “Midas’ın Mezarı” olduğunu düşünmüş. Ancak daha sonraları sadece bir anıt olduğu fark edilmiş. Adını üzerindeki yazıdan almış. Frigya sanatı için gösterilebilecek en özgün eserlerden biri. 400 metrekarelik alanı kaplayan anıt, günümüze kadar orijinal yapısını büyük ölçüde koruyarak ulaşabilmiş. Anıtın ortasında bulunan niş, diğer pek çok Frig anıtında olduğu gibi ana tanrıça Kibele’nin bir heykelini koymak amacıyla yapılmış. Ancak ne yazık ki heykel bugün yerinde değil. Anıtın yüzeyini kaplayan incelikli bezemeler günümüzde bile herkesi şaşırtan bir ustalık işi. Üzerindeki iki yazıt ise hâlâ tam anlamıyla deşifre edilememiş.

Eskişehir’in Han ilçesine bağlı Yazılıkaya Köyü, anıtın hemen altına kurulmuş ve anıtın üzerindeki yazılar nedeniyle bu ismi almış. Havasının temizliği ve toprağının bereketi Roma dönemindeki metinlere bile konu olmuş. Yerli halkın dedeleri 1800’lü yılların sonunda Kafkaslar’dan gelip yerleşmişler bu bölgeye. Geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan köyün nüfusu her geçen gün göçle azalıyor. Midas Anıtı’nı ziyaret ettikten sonra 200 metre kadar uzaklıkta bulunan ve yarım kalmış bir anıt olan Küçük Yazılıkaya Anıtı’nı da görmenizi öneririz. Midas Şehri, Kümbet, Asar Kalesi, Arezastis Anıtı ve kaya mezarları gibi daha birçok Frigya eserini barındırıyor. Yazılıkaya birçok gezgin tarafından ‘Frig Vadisi’nin Kalbi’ olarak niteleniyor. Muhteşem anıtlardan Gerdek ve Hamam kaya mezarlarını da görmeden buradan ayrılmayın.

Afyon’un merkezine yaklaşık 30 kilometre mesafede. Köyde Frig eserlerinin yanı sıra Roma ve Bizans’tan kalma, birçok eser göreceksiniz. Bunlardan biri de Avdalaz Kalesi. Bizanslıların komuta kalesi olarak kullandıkları kale zamana direnmeye çalışıyor. Buraya kadar gelmişken görmeden ayrılmamanız gereken bir diğer eser Friglerin sembolü olan aslan kabartmalarını da bolca göreceğiniz mezar odaları. Bazı mezarların ranza şeklinde yapıldığı mezar odalarda bir de Bizans zamanından kalma bir kaya kilisesi var. Her taşın her mekanın altından adeta tarih sizlere fısıldamakta.

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi yakınlarında MÖ 3500’lü yıllarda kurulduğu anlaşılan kente Frigler ‘Prymnesia’ ismini vermiş. İlk çağlardan beri önemli ticaret yollarının üzerinde bulunan yerleşimin Roma ve Bizans dönemlerindeki adı ise Nacolea. Frigler’de Midas gibi önemli şehirlerden biriymiş, ancak zamanla Pessinus ve Orkistos şehirlerini de içine alan Gordion Yolu önemini kaybedince Nacolea için de gerileme dönemi başlamış. Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma’da (Bizans) kalan şehir Arap akıncılarla yapılan savaşlarla yeniden gündeme gelmiş. Akıncıların önemli komutanlarından Seyyid Battal Gazi muharebelerden birinde şehit düşmüş ve buraya gömülmüş. Selçukluların bölgeyi almasıyla birlikte Battal Gazi’nin mezarı bulunmuş ve yöreye onun adı verilmiş. Birinci Murat zamanında Osmanlı topraklarına katılan Seyitgazi’nin önemi yeniden ticaret yollarının üzerinde yer almaya başlamasıyla artmış. Nacolea antik kenti Haçlı Seferleri sırasında büyük zarar görmüş.

Seyitgazi Kalesi: Bizanslılar’ın tüm çevreyi görecek şekilde bir tepeye kurduğu kalenin kıymetini Selçuklular ve Osmanlılar da bilmiş ve kendi dönemlerinde onarıp güçlendirmişler. Bizanslılar, Pessinus antik kentinden alınan mermer ve taşları kalenin yapımında kullanmış. Günümüze çok da fazla bir şey kaldığı söylenemez ama bugüne ulaşan sur duvarları bile kalenin ne kadar titiz bir işçilikle yapıldığını kanıtlamaya yetiyor. Kalenin içindeki kalıntılardan anlaşıldığı kadarıyla burada sarnıçlar ve farklı amaçla kullanılan binalar da varmış.
Seyitgazi ilçesinin Çukurca Köyü yakınlarındaki yapı halk arasında Doğanlı Kale olarak da geçiyor. Frigler dönemine tarihlenen kale adını doğana benzeyen şeklinden almış. Yedi kattan oluşan kale Roma ve Bizans döneminde de kullanılmış, üstelik o dönemlerde yapılan yeraltı geçitleri sayesinde konumunu daha da güçlendirmiş. Yörede yaşayanlar kalenin 3. katına ‘Kırk Bakireler Manastırı’ dendiğini söylüyorlar. Burası sadece bir kale değil, içinde aynı zamanda kaya mezarları da görebilirsiniz.

Doğankale’nin hemen karşısında. Frigler iki kale arasında geçitler yapmış. Başlattıkları kaya mezarı geleneği Romalılar ve Bizaslılar tarafından da sürdürülmüş. Aslında Frigler Seyitgazi -Yazılıkaya yolu üzerinde savunma ya da yerleşim amaçlı birçok kale yapmış. En kayda değeri 1400 rakımlı Pişmiş Kale olmakla birlikte Kocabaş, Gökgöz ve Akpara kalelerini de sayabiliriz.

Anadolu’da şehit düşen Battal’ın ismi efsane haline gelmiş ve onunla ilgili birçok hikâye anlatılmaya başlanmış. Hatta 11 ve 13’üncü yüzyıllar arasındaki Türk-Bizans savaşlarında bile adının geçtiği hikâyeler fısıldanmış kulaktan kulağa.

Seyitgazi ilçesinde bir tepenin üzerine, Battal Gazi anısına, Selçuklu Hükümdarı Birinci Alaaddin Keykubad’ın annesi tarafından 1207’de yaptırılmaya başlanmış. Yapı, Osmanlı dönemindeki eklemelerle külliye halini almış. Bu nedenle Selçuklu ve Osmanlı mimarisi bir arada. İnşasında antik yapılardan devşirme malzeme de kullanılmış. Külliyede, Osmanlı, Selçuklu (Kızlar) medreseleri, semahane, imaret bölümlerinin yanı sıra aralarında Çoban Baba (Kutluca Bey) türbesinin de olduğu çok sayıda türbe bulunuyor. Battal Gazi’nin türbesine girdiğinizde Gazi’ye ait sandukanın yanında bir sanduka daha dikkatinizi çekecek, bunun bir kral kızına ait olduğu söyleniyor. Türbeye ait ahşap kapılar ise artık Ankara Etnoğrafya Müzesi’nde sergilenmekte. Külliyenin kimi dershane ve odaları Seyitgazi Müzesi görevini görmek üzere düzenlenmiş. Burada farklı dönemlere ait heykeller, silahlar, giysi ve takılarla günlük hayattan aletler sergileniyor.

Afyonkarahisar’a bağlı yaklaşık 1300 metre rakımda kurulu İhsaniye, Frig Vadisi’nin önemli merkezlerinden. Frigler bölgeye Hititlerden sonra gelmiş, önemli eserler bırakmış. Frig Yürüyüş Yolu üzerindeki görmeniz gereken o kadar çok eser varki…

Aslanlı mezar, MÖ 1000’li yıllarda yapıldığı düşünülen bu kubbe şeklindeki mezarın girişinde aslan ve kartal kabartmaları göreceksiniz. Bir diğer duvarında aslanın üzerine binmiş olarak tasvir edilen tanrı büyük bir ihtimalle Men, etrafında da at binmiş savaşçıları bulunuyor.
Aslantaş; yaklaşık 10 metrelik bu devasa anıt mezar ilçenin Hayranveli Köyü’nde bulunuyor. MÖ 900’lü yıllarda inşa edilen mezar, adını girişinde iki ayaklarının üzerine kalkmış duran ve görevleri mezarı korumak olan aslanlardan almış.
Direkli Kale; burası bir aile mezarlığı, en büyük özelliği de Friglerin taş oymacılığının yanı sıra ahşap yapı mimarisine de ne kadar hâkim olduklarını kanıtlaması.
Yılantaş: MÖ 700’lü yıllara tarihlenen yapıtın ilk yapıldığı zamanlarda Aslantaş’tan çok daha görkemli olduğu anlaşılıyor. Ne yazık ki depremlerden ötürü devrilmiş. Adını girişin üzerinde bulunan yılan kabartmalarından alıyor. Aynı kabartmada bu yılanlarla savaşan savaşçılar da tasvir edilmiş.

İhsaniye’nin Döğer bölgesinde Friglerin en önemli dini yapılarından Büyük Kapı Kaya ve Küçük Kapı Kaya anıtlarının da olduğunu hatırlatalım. Ne yazık ki hem doğa hem de insan ilgisizliği aleyhlerine işlemiş ve orijinal görüntülerinden çok şey yitirmişler.

Hititlerden, Osmanlıya uzanan bir tarih yolculuğu yaparak eşsiz doğayı keşfetmek istiyorsanız kendinize zaman ayırın, Frig Vadisi sizleri bekliyor…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ