Tarihin penceresi: Bergama
- 23-01-2025 08:21
- 03-02-2025 23:53
Pergamon antik kentinin en değerli parçası olan Bergama’nın adı Luwi dilinde Parga-(u)ma ögelerinden türetilmiş, “yüksek yerin kenti- halkı” anlamındaki Pargama’dan geliyordu.
Çağlar boyu bu topraklarda Lidyalılar, Persler, Roamlılar, Bizanslar, Osmanlılar hüküm sürdü her milletin kültüründen tarihinden eşsiz izler taşıyan bu yerler adeta paha biçilemez bir hazine.
Bergama’yı üç aşamada anlayabilirsiniz. Antik kent ve tarih bunların başında gelmekte. İkinci bölümde eski Bergama ve son bölümde de yeni Bergama’dan bahsetmek gerekir.
Antik kent Pergamon’u birkaç satırda anlatmak imkansız, zaten bu gibi yerleri gezip görebilmek en iyisidir. Bergama’nın yaslandığı tepenin zirvesinde, antik Bergama Tiyatrosu yer alıyor. 10 bin kişilik oturma yeri ve orkestra elamanları için özel bölüm bulunan bu tiyatroda oyunlar bütün gün sürüyordu. Ayrıca Athena Tapınağı’nın bulunduğu yerde, Helenistik dönem heykel ve taş işlemeciliğinin en başarılı örnekleri sergileniyor. Önemli bir heykel geçmişi olan bu kentin bugününde, meydanlarını süsleyen hiçbir heykel yok.
Helenistik dönemin en büyük kitaplıkların biri de Bergama’daydı. Ahşap damlı, loş ışıklı okuma salonuna sahip olan bu kitaplıkta, 200.000 rulo yazma bulunurdu. Bir kaynağa göre, Antonius milattan önce 41 yılında bu ruloları kaçırıp, Kleopatra’ya armağan etmiş. Amacı, İskenderiye Kitaplığı’nın yanmasına çok üzülen güzel Kraliçe’yi teselli edip, gönlünü kazanmakmış.
Gördüğümüz tarihi anıtların arasında bizi en çok etkileyen eser, milattan önce 4. yüzyılda kurulan Asklepion oldu. Burası tıp alanında araştırma ve deneylerin yapıldığı, ünlü doktorların yetiştiği ve hastaların tedavi edildiği çok önemli sağlık merkeziydi bir zamanlar. Burada hastaları iyileştirebilmek için, çamur banyosu, rüya yorumu, müzik, telkin, sıcak banyo gibi çeşitli yöntemlerden yararlanırdı. Bu tıp merkezinin ayrıca bir kitaplığı ve bir tiyatrosu vardı. 3.500 kişilik bu tiyatroda, hastalar için şenlikler düzenlenir ve konserler verilirdi. Bütün bunları gördükten sonra, bugünün hastaların, yüzyıllar öncekiler kadar şanslı olmadıklarını düşünüyorum.
Gimnasyumlar, tapınaklar, agoralar, kutsal alanlar… Bu muhteşem anıtları tek tek anlatmaya sayfalar yetmez. Bizi etkileyen diğer bir yapı da, kırmızı tuğlalardan yapıldığı için halk arasında “Kızıl Avlu” diye adlandırılan tapınak. Milattan önce yapılan ve Mısır Tanrısı Serapis’e adanan tapınak hala eski görkemini koruyor ve kırmızı duvarlara kulağınızı yasladığınızda tarihin fısıltılarını bulabilirsiniz. Tapınağa giden kaldırıma, çevredeki halıcılar tarafından ünlü Yağcıbedir kilimleri yayılmış. Bu da çevredeki halıcıların bir taktiği, hem kilimlere dikkati çekiyorlar hem de onu eskiterek daha da değerlenmesini sağlıyorlar.
Bergama’yı gezmeden bu antik kenti anlayamazsınız ve her seferinde bir rehberin ağzından dökülen farklı hikayeleri canlandırışınız gözünüzde, komutan Gongylos’un ve karısı Hellas’ın, aşk hikayeleri ve entrikaları, hazine şövalyelerinden Tieionlu Philetarios’un öyküsü, hangi taşa ve heykele kulak verseniz adeta faklı bir pencereden seyrettiriyor geçmişi sizlere.
Antik çağ Bergaması’nın kurulduğu dağın eteklerinde yer alan bu mahallelerdeki daracık sokaklar ve rengarenk boyalı evleri birer tablo görüntüsünde sizleri karşılıyor. Pencere deki begonyalar ziyaretçileri ve sokak dan geçenleri selamlıyor adeta. Kırmızılı, yeşilli, sarılı, pembeli, morlu duvarlardan sarkan sarmaşıklar evlerin sırlarını fısıldıyor kulaklarınıza. O daracık sokaklardaki küçücük dükkanlar dan birinde bir nalbanttın çekiç sesleri sakin sokağın sessizliğini bozuyor. Küçük fırından yükselen taptaze ekmeğin kokusu iştahınızı kabartıyor.
Buranın ünü büyük dükkanı küçük köftecisi Pala’ya da uğramadan edemiyorsunuz. Bu Palanın bizim rahmetli Pala Cemal ile bir ilgisi yok tabi ki de. Kendinize ziyafet çekmek istiyorsanız doğru adrestesiniz. Kimyon ön planda olmak üzere, bir çok baharatla lezzetlendirilmiş yassı köftelerin tadı uzun süre unutamayacaksınız.
Biraz ilerideki yeni Bergama ise hiçbir özelliği olmayan bakımlı bakımsız apartmanlar, yakınlarındaki antik kentten ve eski Bergama’dan hiç nasiplenmemiş her şehirde de görmeye alıştığımız mağazalar, bol bol kuyumcu dükkanı ve bildik trafik gürültüsü ile dolu.
Krallıktan kaymakamlığa doğru uzanan Bergama’nın hikayesini yerinde yaşamak tarihin izlerine tanıklık etmek ve keyifle köfte yemek istiyorsanız “Bergama” sizleri bekliyor.