Erhan ERTARMAN

Erhan ERTARMAN

Yağmurların şehri “Şile”

Yağmurların şehri “Şile”

Şile bağlı bulunduğu İstanbul’a yaklaşık 70 km mesafede bulunan bir kıyı kasabası. Yaklaşık 30.000 kişilik nüfusa sahip olsa da hafta sonları ve yaz aylarında yüzbinleri ağırlıyor.

İlçenin tarihi çok eskilere dayanıyor. Şile antik çağda iki defa istilaya uğramış. Birinci istila, eski Yunanların Pers seferinden geri dönüşlerinde komutanları Xenophon tarafından, ikincisi de kıyı şeridini takip ederek ilerleyen Roma komutanı Lucullus tarafından gerçekleştirilmiş. Roma döneminin izleri hala Şile'de görebilirsiniz. Doğu Roma İmparatoru Diokletianus zamanında, İnkese, Sofular gibi Şile mağaraları ilk inanan Hristiyanlar için tabii korunaklar olmuş. Gürlek Mağarası Doğu Roma askerlerinin yakaladığı ilk inanan Hristiyanları hapsettikleri bir cezaevi gibi kullanılmış. Selçuklu Türkleri Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile 1090 senesinde Şile'yi ele geçirmiş. Bundan yedi sene sonra ise 1. Haçlı orduları Şile'yi Selçuklulardan geri almış. Şile'nin geri alınması ancak Yıldırım Bayezid döneminde mümkün olmuş.


Şimdiler de tatil ve gezi beldesi olan Şile doğal güzellikleri ile dünya mirası olmaya aday.  

Ahşap evlerin kapıları adeta bambaşka bir dünyaya açılıyor. Her köşesinde farklı hayaller kurabileceğiniz mekanlar var. Tarihi Şile feneri bunların başında geliyor. Yıllardır Karadeniz ve Marmara deniz trafiğine mihmandarlık eden bu emektar fenerin ışığı 20 deniz mili uzağa kadar ulaşmakta. Birçok film ve diziye doğal plato görevi yapmış olan fener ilk yıllarında gaz lambalarıyla görev yapmaktaydı. Şimdilerde müze olarak hizmet veren bu uyuyan dev geçmişe ışık tutuyor adeta.

Tarihi Şile sokaklarında gezerken ahşap evlerin ıslanmış kokuları size eşlik ediyor. Meşe kestane kızılağaç ve ıhlamur ağaçlarından yapılmış evler Şile sokaklarını oluşturuyor.  Genel de 2 katlı yapılan evlerin alt katları taş üstleri ise ahşaptan yapılmış. Dışların da kullanılan ağaçlar ise kışa dayanıklı olmaları için meşe ve kestane ağaçlarıyla kaplanmış. Evlerin içleri ise ıhlamur ve kızılağaçla süslenmiş. Cumbalardan dışarıya taşan huzur, yaşlı sokaklara yansımakta. İşlemeli kapılarsa sizleri selamlıyor yorgun bedenleriyle.  Evlerin birçoğu tescillenmiş ve mirası yarınlara taşımak için gereken çalışmalar başlatılmış.

 
Şile de özünü yitirmemiş köylerde var bunlardan biri de Akçakese köyü bu köyde ahşap evlerin en güzellerini görebilirsiniz. Bir Türkmen köyü olan Akçakese, ne kadar orman köyü olsa da güzel sahili ve adacıklarıyla hala bakirliğinin korumakta. 75 milyon yıllık kayalarda ev sahipliği yapakta, sahil boyunca birer muhafız gibi dizilen beyaz kayalar faklı açılarda oluşmuş buraya dik kayalarda denilmekte.

Yaşlı kayaların sessiz vedasından uzaklaşırken bir başka doğal güzellik sizleri selamlıyor. Karamandere köyünde ormanların arasına gizlenmiş Saklı Göl, yapay bir baraj gölü olsa da şimdilerde tabiatla iç içe birçok hayvana ev sahipliği yapan bir güzelliğe dönüşmüş. Her mevsim ayrı bir güzelliğe sahip olan gölün kenarına yapılmış piknik alanları sizleri sabırsızlıkla bekliyor.

 
Şile de ve bazı köylerde kulaklarınıza mekikle ipin yolculuğunun sesi gelir. Kendi ismiyle anılan ve özel bir dokuma tekniği ile üretilen Şile Bezi önemli bir gelir kaynağıdır burasının halkı için. Herşeyin yenik düştüğü gibi geleneksek Şile Bezi dokumacılığı da zamana ve teknolojiye direnmekte. Son dönemde ilçede açılan dokumacılık meslek lisesinden mezun olacakları bekleyen ustaların en büyük dileği yeni ustalar yetiştirmek. Şile Bezi'nden çeşitli giysiler üretilmekte. Vücut terini emme özelliğinden dolayı son derece sağlıklı bir dokuma olan Şile Bezi rahat ve hafif. Kültürel ve sanatsal motif ve işlemelerle süsleme ve aksesuar olarak da kullanılmakta. Günümüzde Şile bezi diye maalesef Denizli'nin Buldan bezi otomatik tezgahlar da işlenip satılmakta.

Suyun sesini takip ettiğinizde kendinizi Demircili Şelalesinin karşısında bulacaksınız. Şile den 25 kilometre güneydoğusunda bulunan bu doğal güzellik 10 metre yüksekten düşmekte olan şelale fotoğraf karelerinizi süsleyecek.

 
Bir başka şelale de ilçeye 33 km. uzaklıktaki Değirmençayırı köyünün güney batısında ve Şile-Gebze ilçeleri sınırları üzerinde bulunuyor. Şelalenin yüksekliği 8 metre, genişliği ise 30 metreye yakın. Değirmençayırı şelalesinin kuzeyinde yaz aylarında suları kuruyan 15 metre yükseklikte akan Şarlak Şelalesi adı verilen bir şelale daha var. Tüm bu şelaleler yapılan araştırmalara göre genç faylanmalar sonucu oluşmuş.

İlçenin en önemli turistik ve doğal fizyoterapi doktoru denen Kumbaba Tepesi,  kırmızı - turuncu renkli, demir/bakır alaşımlı ve radyonktriteli kumları olan bir tepe. Kumbaba Tepesi zirvesindeyse Kumbaba'nın mezarı var. Yapılan araştırmalarda Bizanslılar tarafından Güneş Hamamı olarak kullanılmış bu alan. Özel gemilerle yaz aylarında buraya gelerek güneş banyosu alınırmış.

Ahşap evlerden yayılan huzurun kokusu, dokuma tezgahlarının şakırtıları, Şile bezinin tene dost dokusu ve doğal güzellikleri ile Şile sizleri bekliyor.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ