Makamlar geçici, insanlık kalıcıdır!

Yaşadığımız çağın en büyük ihtiyaclarından biri eğitim bana göre... 
Zaten bir ülkenin gelişmişlik düzeyini, ülkenin kendi eğitim düzeyi gösterir. Öncelik, bireylerin eğitimle kendini tanımalarını sağlamaktır...

Çünkü ülkelerin gelişmişliğini doğrudan etkileyen en büyük faktör eğitimdir...
Cehaletin en büyük düşmanı ise yine eğitimdir... 

Ancak her eğitim gören de cehalletten kurtulamıyor maalesef...

Hayatta herkesin bir yeri vardır; kimi doğuştan alır, kimi çalışarak, kimi ise şansla... 
Fakat yeri ne olursa olsun, insanın en büyük sınavı, o yerin kendisini tanımlamasına izin verip vermemesidir, yani bir nevi o yeri hazmedebilmesidir....

Katıldığımız toplantılarda, davetlerlerde, etkinliklerde, v.s. şöyle bir gözlemliyorum, havalar, havalar...
Kendilerini ulaşılamayacak yerlerde görmeler...
Çok yazık...
Şaşkınlıkla izliyorum...

Çünkü, dünya küçük, Türkiye küçük, Bursa daha da küçük... Kim olduğunu, ne olduğunu davranışlarıyla çok güzel gösteriyor insan...

Sen kimsin, havan kime; derler birgün... Feleğin şaşar kalırsın...

Ego, çoğu zaman görünmez bir gölge gibi omuzlarına oturur kendini bilmez insanların... 
Başarılarıyla, ünvanlarıyla, sahip oldukları güçle beslenir. Egoları  büyüdükçe kendileri küçülür aslında ama fark etmezler... 

Kendilerini “bir şey” sandıkça, içlerindeki gerçek insan silikleşir. Bir koltukta oturmak, bir kartvizitte isminin yazması ya da bir mikrofonun ucunda konuşmak...

Bunların hiçbiri sizi daha değerli yapmaz. Sadece bir sorumluluk yükler...
makam, geçicidir...

Bugün vardır, yarın yoktur.  Makamın kalıcı olmadığını bilenler, o sandalyede tevazu ile oturur... Bilir ki, asıl olan insan olmaktır... 

Egoya teslim olmuş bir makam sahibi, ne kadar yüksek görünse de içten içe en büyük çöküşü yaşamaktadır...
Bu yüzden insanın en önemli duruşu, kendini bilmesidir. “Kendini bir şey sanma” uyarısı basit değil, çok derin bir öğüttür. Çünkü insan, ne kendisinden ibarettir ne de sahip olduklarından...

Bizi değerli kılan; içimizdeki vicdan, dilimizdeki nezaket, elimizdeki adalettir...

Kendini insanlardan büyük görme...

Hayat öyle ince bir dengedir ki, bazen ne para, ne makam, ne güç tutar seni ayakta…
Bazen bir söz yeter, bazen de attığın ukala bir bakış yere düşmene...

Bir kalbi kırarsın, fark etmezsin...
Bir bakışınla küçümsersin, hatırlamazsın...
Ama hayat unutur gibi yapar, sonra bir gün, hiç beklemediğin anda döner o küçümsediğin şey…
Ve seni en zayıf yerinden vurur....

Makamlar gelir geçer, egolar kabarır söner ama insanlık baki kalır...

Çevrenizde hep insan kalanlarla, birlikte olmanız dileğiyle....

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
Ayşe
Ayşe 2 hafta önce
Çok güzel ifade etmişsiniz kalbiniz o kadar güzelki yazılara dökülmüş sadece insan olabilmek
Dilber
Dilber 2 hafta önce
Baharım çok güzel tanimlamışin, burnu yükseklerde olanları,eline yüreğine kalemine sağlık canım benim
Halil Sağlam
Halil Sağlam 2 hafta önce
Harika bir yazı, kaleminize ve gönlünüze sağlık... Demini almadan yükselememeli insan.
Anıl Can G.
Anıl Can G. 2 hafta önce
"Yüksek ego " insanın önündeki en büyük iletişim engelidir. Çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık.
Mutlu Öz
Mutlu Öz 3 hafta önce
Ego eziklikten gelir.Kendini güçlü göstermek adına bir tür kalkandır ego.Onlar üstün görürler kendilerini bense onlardaki ezikliği...
Ozlem yalcin
Ozlem yalcin 3 hafta önce
Kalemine sağlık
Serap Guzgun
Serap Guzgun 3 hafta önce
Karanlığın pik yaptığı dönemdeyiz. Artık inme vakti geldi. Doğada yaşamda denge üzerine kurulu. Çıktığı kadar iner indiği kadar çıkar. Sistem deveran içinde döner durur.