AN kelimesini tanımlamak gerekirse en kolay anlatımı;

AN kelimesini tanımlamak gerekirse en kolay anlatımı;

AN kelimesini tanımlamak gerekirse en kolay anlatımı;

Kırmızı ışığın sarıya geçmesiyle, arkandaki hayvanın kornaya basması arasında geçen süreye AN denir!…

Oto elektrikçiye uğradım sabah, arabanın lamba uyarısı yandı çünkü. Sohbet ederken gördüm ki bizim sürücümüz fenni muayeneye kadar tek farı yanmayan arabayla 3-4 bin kilometre yol yapabiliyor ama çalmayan bir korna ile ancak oto elektrikçiye kadar gidebiliyor.

Çok gülünce adam bozuldu ve raftaki satışa hazır kutudaki kornaları saydı 183 değişik korna sesi çıkaran kutucuk çıktı. Far ampulleri ise sadece 32. Haklı galiba.

Geçiş üstünlüğünü bile altındaki arabanın marka ve modeliyle belirleyen yurdum sürücüsünün olmazsa olmazı korna. Evinin önünde geldiğini haber vermek için bastığı ki inekler de otlaktan dönünce ağılın kapısında benzer bir reaksiyon verip böğürür, korna zihniyeti aynıdır. Evdekileri uyarıp kapının açılmasını sağlamak. Aslında kapının yanında duran düğmeye basması gerekir ama daha çok ses çıkaran direksiyonun ortasındaki bölge, ne yapsın garibim?

Beden insan ruh öküz?

Adamın hayatındaki en önemli bölge direksiyon ortasındaki yer. Selamlaşmak için, kadın sürücülere kaza yaptırıp gülmek için, yol kenarında gördüğü karşı cinsin ilgisini çekmek için, gelişini ve gidişini haber vermek için, pipi kesildiğini veya evlenildiğini duyurmak için, seçim dönemlerinde konvoyda fark edilip pay kapmak için kullanabildiği tek iletişim aracı kornası.

Acil durumlar için kullanılması gereken bir buton her durumda kullanılınca ortaya çıkan manzara. Aynı yerde parmak ucuyla dokunulunca arabanın arkasında ve önünde yanıp sönen lambaları idare eden çubuğa asla dokunmaz yurdum sürücüsü. Pahalı çünkü. Sinyal kolu kaç para haberin var mı? Hele hele şehir içerisinde çok lüzumsuz bir o kadar da gereksiz alet. Neden takarlar arabaya bilinmez?

Yayaları da kim yapıp salmıştır caddelere anlayana aşk olsun. Tam hızın keyfine varmışken bir bakarsın yolun ortasına çıkıvermiş. Yurdum sürücüsü hemen yapışır kornaya aklına bile gelmez aşağıda ve ortada duran pedala basmak, hatta bazısı daha bir yolun değerini kurtarmak için ve fiyatını arttırmak için yaya ve bisikletliyi görünce gaza ayrı bir hırsla basar. Dibine gelince çaresiz kalır ve o yolu verir 10 metre fren iziyle. Bu arada nasıl bir ruh hali varsa kornaya basmaya devam ederken kendinden montajlı ses telleri ve 300 kelimelik dağarcık toplamının %50 sini işgal eden bütün küfürleri sıralayarak. Öküzden ayrıldığı birkaç noktadan biridir bu.

Bu satırların yazarı kornasız bir arabayla gezdiğini arabasını satarken alıcının motor kapağını bile açmadan ilk test ettiği şey korna olunca öğrenmiştir. Hatta bir Pazar sabahı başka hiç aracın olmadığı İnönü caddesinde kırmızı ışık sarıya dönünce, önü boş olmasına rağmen kornaya basan şoföre kahkaha ile güldüğü için dolmuştan atılmıştır.

Siyaset yazmama gerekçemi de açıklamakta yarar var. Kornaya basanlarla aynı reflekste kamera ve mikrofon bulunca boş konuşanları yorumlamak yerine laflarını satır aralarına sokuşturmak daha eğlenceli gibi. Şimdi yazıyı bir kez daha oku ve kornaya basanları bildiğin siyasetçiler olarak isimlendir.

Sevgiyle ve gereksiz kornalardan uzak kalın.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...