Aybaba’nın sistemi ve felsefesi yükleniyor

Adnan Batır karşılaşma öncesi benden yazı istediğinde aklımdan ilk geçeni kısa makalemin başına yapıştırmıştım: “Ligin en iyi oyun bozan takımı Bursaspor.”

Aybaba’nın sistemi ve felsefesi yükleniyor

Karşılaşma sonunda baktığımda da birçok yorumcu Galatasaray’ın çok kötü olduğundan bahsetmişti…

Yazının başlığını da şöyle açmıştım;
Dikkat edin sezon başından bu yana Yeşil Beyazlılar’ın oynadığı karşılaşmalarda rakip takım hep kötü gözüktü…Rakiplerin gününde olmamasından mıydı?

Tabii ki hayır…Bursaspor ligin en iyi oynayan, en iyi savunma, hücum yapan takımı olmayabilir… Ancak en iyi oyun bozan ekibi olduğunu söyleyebiliriz…

Yani;

Galatasaray kötü değildi, yine Bursaspor rakibinin oyununu bozmuştu…

Burada Galatasatay’ın erken oyuncu değişikliklerinden bahsetmek de yersiz…

O açıkçası Fatih Terim’in büyük hatasıydı!

Sakat oyuncuları sahaya sürüyorsan, bu riski de alıyorsun demektir…

Terim’in karşılaşmadan sonra sarf ettiği; “Ben maça geldiğimizi zannetmiştim, sakata gelmişiz” cümlesi de sadece laf kalabalığı yapıp, algı oyunuyla sorumluluğu üzerinden atma isteğidir…

Gelelim oyuna;

Samet Aybaba’nın hafta içinde dillendirdiği; “İsimleri değiştireceğiz ama sistemi değiştirmeyeceğiz” sözü üzerine zaten bu oyun bekleniyordu…

Sivasspor karşılaşması hariç Bursaspor hep oyunu kaosa sürükledi, hep oyun bozarak yoluna devam etti ve hep mücadele etti…

Aybaba, Bursaspor’a bir anlayışı, bir felsefeyi getirmek üzere…

Savunmayı sağlama alan, çok mücadele eden, boş alan bırakmamaya çalışan, top kaybedildiği anda baskı yapan, oyunu daraltma çabasında olan bir zihniyet…

Bu sebepledir ki; Yusuf Erdoğan hücumda yetersiz olmasına karşın savunmada görevini fazlasıyla yerine getirdi…

Burak’ın oynamasıyla ilgili de; “Neden Beşiktaş karşılaşmasından sonra hiç oynatılmadı da Galatasaray deplasmanında tekrar sahaya sürüldü?” sorusu fazlaca vardı…

İşte Aybaba’nın söylediği sistemin değişmemesi ancak isimlerin değişmesi budur…

Latovlevici karşılaşma öncesi rahatsızlanmasaydı, Umut sol açık oynayacaktı, Yusuf’un da forma giymesinin tek sebebi mücadeleci yönüydü…

Aynı Lima yerine Burak’ın tercih edilmesi gibi…

Çünkü Aybaba yaptığı en iyi işi, oyun bozmayı, mücadele gücü yüksek futbolcularla gerçekleştirebilirdi…

Yani sosyal medyada dillendirildiği gibi Yusuf’un yaptığını Kembo yürüyerek yapamazdı, bu sistemde, böyle bir rakibe karşı yürüyen oyuncu, takımın altına dinamiti koyar…

Yusuf’un yerine oyuna dahil olan Lima’nın hücumda etkin olmaya çalışmasına karşın, savunmada yokları oynaması ve gol anında desteğe gelmemesi de Aybaba’nın sisteminde oyuncu yetersizliğinin önemini gösterdi…

Bu tarz karşılaşmalarda top kaparsan, rakibi durdurursan ve rakibinden de daha fazla hücumda gözükürsen başarılı gözükürsün…

Bursaspor da rakibine göre daha başarılı gözüktü…

O sebepledir ki şimdiden söylemekte fayda var;
Kardeşim ne güzel oynadık Galatasaray’a karşı, niye Alanyaspor karşısında zorlanıyoruz” demeyin…

Samet Aybaba rakip fark etmeksizin bir sistem, bir felsefe ortaya koyuyor ve oluşum aşamasında tabii ki sıkıntılar olacak…

Bu sıkıntının da en büyüğü hücumu taçlandıracak kanatlarda…

Orta alanın direnç yüksekliği, kanatlara kreatif oynama imkanı veriyor, özellikle de güç olarak denk ve daha düşük olan takımlara karşı…

Galatasaray gibi rakiplere karşı görevini yapmak, mücadele etmek yeterli olabilir fakat Alanya gibi takımlar için yaratıcı oyun şart!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...