Ergenekon.
Malum çözüm süreci
Suriye gerçeği.
Bölücü örgüt Fetö'nün 15 Temmuz darbe girişimi.
Dolar ve euro ile döviz lobisi.
Bunların hepsinde alttan üste bir 'akıl' dibine kadar var.
Bir diğer taraftan da muhalefetin dizaynı.
Bir kasetle gelen Kılıçdaroğlu ile iyice libeşloşan ve bir o kadarda alevi partisine dönen CHP.
Üstüne daha düne kadar Erdoğan'ı bir kaşık suda boğacak olan Bahçeli'nin hala akıllarda olan meydan konuşmaları.
Ve şimdi bilmem kaç derece dönüş ve başkanlık uzlaşısı.
Bitmedi...
Aka boka yorum yapan Cübbeli'ye mi kaldı kutsal arena.
Yok.
Benim aklım almıyor.
Bir tutulmadır gidiyor.
Diyeceksiniz ki…
"Yahu adam, ne saçmalıyorsun…”
Siz de haklısınız.
44 dakika konuşup, 39 saniyede özetleyen Kılıçdaroğlu-Bahçeli buluşması ne kadar anlamsız ve boşsa belki o kadar boş konuşuyorumdur.
Peki kim dolduracak?
İçimizi.
Aklımızı
Ruhumuzu.
Oysa iktidar partisi de kurulduğu ilk günden bu güne ne umutlar beslemişti.
Birlikte yola çıktığı…
Sonrasında bir arada olduğu…
Uzlaştığı…
Ayrıldığı isimlerle, kadrolarla.
Gelin Ak Parti'nin kuruluş sürecine tarihsel göz atalım.
İskenderpaşa dergahına bağlı Gül, Mehmet Zaid Kotku’nun müridi, Kotku ölünce dengenin manevi olanı Esat Coşan’a, siyasi olanı da Erbakan’a kalmıştı.
İşte o dönemin akil adamları da özel manevralarla ataktaydı.
Coşan, Gül’e destek veriyordu.
Bir anlamda Erbakan’ı bitirme politikasının bir başka boyutu yaşanıyordu.
Peki neden? Erdoğan'da bekliyor ve emanetçisini adım adım izliyordu.
Ve tabi Amerika’dan Gül’e önemli destek geliyordu.
Gül’ün adaylığının ilk işaretleri daha 20 Ocak 1998 tarihinde CIA nin yayınlattığının iddia edildiği gazete Christian Science Monitov vermişti.
Konu RP’nin kapatılması ve Gül’den ‘ılımlı isim’ diye söz ediliyor.
Aynı gazetenin Ankara temsilcisi Scott Peterson’da bu övgüleri yorumlarıyla destekliyordu.
Bakın ABD gladyosunun bir beyin takımı vardır. USIP (Birleşik Devletler Barış Enstitüsü).
Gül, daha FP’de Genel Başkan adayı olduğu tarih 1998’de MÜSİAD Başkanı Erol Yarar ile USIP’ın Londra’daki toplantısına katıldığı yazılıp çizilmişti.
Yani ılımlı yenilikçiler ABD ile yakın temastaydı hep.
Bu buluşmada eski Türkiye Büyükelçisi Morton Abramowitz ve ABD Dışişleri Bakanlığından Mark Grossman’da yer aldığı söyleniyor.
Yani Yahudi kökenli iki orta doğu uzmanı hazır bulunmuş..
Sonrası da malum, tarihsel hatırlatmaları bir kenara bıraktığımızda AK Parti kuruluyor, iktidara geliyor. İtişle kakışla da olsa ‘ılımlı isim’, ‘en tepeye’ yerleşiyordu.
Özü etkin a-killer Türkiye’de siyaseti yönlendiriyor, olmayan muhalefet, seyreden toplumla da oylar patlıyordu.
Ne Ağrı’nın ‘inatçı’, ne de Yalova’nın ‘ağlak’ koyunu maalesef tabloyu özetlemeye yetmiyor.
Sonrasında ılımlı isimler, kadrolar bir bir yer değiştirdi. Bakanlar, Başbakanlar ve en son Cumhurbaşkanlığı.
Son dönem çok dilimize dolandı ya akil ağabeyler, amcalar işte böyle diledikleri gibi yazıyor çiziyor, oynuyor.
Bir de bugüne dönersek bunca senoryadan geriye kalanlar...
O tepede saydıklarım.
Arşive manşet oldu.
Yine çok şeyi yapmak istiyorlar.
Ama bu sefer evdeki hesap çarşıya uymuyor.
Siyaset teslim olmadığı sürece de olmayacak.
Olmasın da zaten...
Olursa vay halimize...