Bugün seçim olsa...

Bugün seçim olsa...

Bugün seçim olsa...

Ne mi olur?

Lafı hiç dolandırmayacağım.

Hissettiğimi söyleyeyim.

Ak Parti 1. parti çıkar.

Oy oranı 40'ın üzeri olmaz gibi geliyor. Çıksa da zorlanır.

35-40 arası oynar gibi.

Anketlerde öyleymiş ya…

CHP oyu yüzde 23-27'lerde seyreder.

HDP yüzde 10'un üzerinde alır.

MHP'nin yüzde 10'u aşacağını sanmıyorum. Aşsa da!

Çünkü erime net.

İyi Parti'yse biraz kararsızlar, biraz MHP'den itilenler ve Ak Parti küskünleriyle 10-16 arası bir şey toplar gibi. Bellide olmaz…

Saadet ya da eski milli görüşçülerde yüzde 1.5-2 olsun.

Ama hepsi muamma… Türkiye burası…

Ben anketör değilim. Kimseye yalakalıkta yapmadığımıza göre…

Şablon çok açık.

Her ne kadar iktidar partisi ilk sırada çıksa da sonuç onu tatmin etmez.

Ne başkan istifaları, ne kamudaki Fetö operasyonları, ne o ne bu.

Hele ki şimdiki MHP'de kesmez.

Günübirlik Atatürk söylemlerinin alayını rafa kaldırın, seçmen onu da yemez.

Arada yüzde 1.5’luk makas ciddi bir sendrom.

Bu durumda erken seçim tek başına kimseyi memnun etmez.

O yüzdendir ki Ak Parti yönetimi 'öyle bir düşüncemiz yok' diyor.

Zamanı doğru kullanmak istiyor.

Muhalefet özellikle CHP 'erken seçim' diye bastırsa da bu kumpas onu hayır bloğunu diri tutmadığı sürece tek başına bir yere taşımaz.

Blok birlikte hareket ederse iktidar oylarıyla başa baş oluyor.

Kılıçdaroğlu'nun hedefi belki mecliste iktidarı el birliğiyle sıkıştırmak ama asıl cumhurbaşkanlığı için toplumu sürükleyecek bir isim olmadığı sürece tüm eğilimleriyle hayır bloğu nasıl tek isimde uzlaşacak?

Geriye işte bir tek o kararsızları doğru ikna etmeye kalıyor.

Ak Parti kamuoyundaki fetö algısını, sürekli tartışılan iç çekişmelerini izah edemediği sürece daha da sancı çekebilir.

Alın içinden Erdoğan'ı bomboş fos bir Ak Parti kalır.

Emirle…

Demirle…

Ağlayan başkanlarıyla...

İradi-i Küllüye'yle bir yere kadar...

Velhasıl durum herkes için iki ucu boklu değnek...

Pamuk ipliğinde yani.

Dedim ya başlıkta 'bugün seçim olsa' diye…

Siyaseten değişen çok şey olmaz.

Çünkü hiçbir parti 'halka' sorarak iş yapmıyor. Yarın da yapmayacak.

Sistem oligarşiye emanet, sağında da solunda da...

Bu durumda halk yani sandık başına gidense liderin belirlediği ismi onaylayan, resmileştiren sonra da çok şeyi seyreden bir 'tescil makamı…'

Zurnanın son deliği yani.

Ne zaman ki birileri zurna değil artık saksafon çalalım derse işte o zaman müziğin ritmi de, algısı da değişir. Halkı doğru kucaklayan tango da yapar, salsa da.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...