‘Kötü örnek emsal olmaz’ derler ama daha yakın geçmişte kağıda kaleme dökerek Eskişehirspor’ un çöküş hikâyesinden ibret alıp benzer bir durumun oluşmaması için üzerinde durulması gerektiğini içeren yazımızı hatırlıyorum da...
2007-2008 sezonunun TFF 1. Lig’ine şöyle bir bakış atarsak, çok enteresan takımlar bize el sallayacaktır mazinin tozlanmaya yüz tutmuş satırları arasından.
Mesela Mardinspor. Mesela Malatyaspor. Mesela Diyarbakırspor. Mesela Kartalspor. Mesela Kayseri Erciyesspor. Mesela Orduspor...
Say say bitmez!
Bu takımların hepsinin, 2007-2008 sezonunda 1. Lig’de yer almak haricinde bir ortak noktaları daha var:
Profesyonel liglere veda ettiler; günümüzde neredeyse hepsi hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Bu kulüplerin bir kısmı, var oluş mücadelelerini her şeye rağmen sürdürüyor. Ancak bir kısmı, şimdilik geri dönemeyecek bir şekilde Süper Amatör’e düşmüş durumda.
Hayatta kalmak, onlara şimdilik yetiyor.
1960'larda Türk futbolunun en önde gelen kulüplerinden olan; Fethi Heper gibi üniversiteli futbolcuların öncülüğünde şampiyonluk mücadelesi veren Eskişehirspor yukarıda vurguladığım gibi bugün BAL’dan TFF 3. Lig’e yükselme savaşı veriyor.

ES-ES’in dramı bununla da kalmıyor, geçtiğimiz temmuz sonu itibarıyla nihayet 530 delegeden 104 ünün katılımıyla başkanlığa Mehmet Şimşek seçilirken yardımcısı da tribün liderlerinden biri oluyordu!.
Sözünü ettiğimiz amatöre düşen kulüplerin hepsinin bir ortak noktası daha var. 2007-2008 sezonunda, yani Eskişehirspor’un play off’tan Süper Lig’e yükseldiği sezonda Kırmızı Siyahlıların rakibiydi hepsi.
Şimdi Eskişehirspor’un onlarla bir ortak noktası daha oldu: 2020 - 2021 sezonu itibarıyla sekiz puanla son sırayı alarak küme düştüğü 1. Lig’den, art arda bir alt lige inerek sonuçta bugün Bölgesel Amatör Lig’de (BAL) ‘zirve mücadelesi’ veriyor.
Her şey bir Ronaldinho ile başlamıştı oysa… Hatırlayanlar çıkacaktır…
Eskişehirspor’un Süper Lig’e yükseldiği sezonda, dönemin Eskişehir milletvekillerinden merhum Kemal Unakıtan sezon öncesi Ronaldinho’yu getirme sözü vermişti ama bir şartı vardı:
Kulübün Süper Lig’e çıkması...
Es-Es Süper Lig’e çıktı çıkmasına ama beklenen Ronaldinho bir türlü gelmedi.
Unakıtan, ‘Ronaldinho çok pahalı ucuzunu bulacağız’ gibi absürd sözlerle işi espriye vurmaktan başka çare bulamıyordu.

Şimdi gelelim işin vahim ve düşündürücü tarafına... Bugün Eskişehirspor küllerinden yeniden doğmanın mücadelesini veriyor ama sıkıntı büyük. Birkaç hayırsever işadamının gönül fitreleri ile çarkı döndürmeye çalışan Kırmızı Şimşekler yönetime olan güven duygunun erozyona uğraması, yaşadığı ciddi travmaların getirisiyle o müthiş dillere destan tribün desteğini kaybetmiş durumda. Boşluğu doldurmaya çalışan genç kuşak ne kadar başarılı olur göreçeğiz...
Hedefini, hocasını, epeyce seyircisini kaybetmiş üstelik maçın içinde ciddi travmalar yaşamış yaralı bir takımdan daha fazlasını beklemek hayalcilik değil miydi?
Bir sonraki sezon, aynı hikayeyi Mersin’de izledik. O dönemin bakanı Kürşat Tüzmen Mersin İdman Yurdu’nu kaldıkları otelde ziyaret edip kulüp futbolcularına şampiyonluk yemini ettirdi.
Yetmedi!
Zafer Biryol ve Altan Aksoy’a TBMM’deki makam odasında imza töreni düzenletti.
Elbette ki bu rüzgârla, Mersin İdman Yurdu da o sezon 2. Lig’den 1. Lig’e çıkar çıkmasına da…
Şimdi nerede?
Ağır borçlar nedeniyle Süper Amatör Lig’deyken kulübü kapatma kararı alındı!
Kıssadan hisse...
Hani Bursaspor’da taraftarlar siyasilere ‘kulübe sahip çık’ diye sesleniyorlar ya...
Tamam destek versinler de aman ‘transfere karışmasınlar...’