Anayasa, babayasa, çekilen kılıçlar, hesaplar kitaplar.
Koyalım hepsini bir yana.
Geçenlerde apış arasını tutan 4. maymunu anlattım ama!
Gelin 3 maymunu oynayalım.
Hani bildiğimiz üç maymun.
Görmez, duymaz, işitmez.
Dengeyi anlatır bu üç simge, ya da dengesizliği.
Kör, sağır, dilsiz...
Herkes kendince yorumlar bu gerçeği. Her şeye uyarlanabilir.
Ucundan çektiğinizde anlamı dilediğiniz gibi verebilirsiniz!
Bakın her evin bir düzeni vardır.
Her oyunun kuralı gibi. Beğenmeyebilirsiniz.
Önemli olan kurduğunuz sistemin sağlıklı işleyip işlemediğidir.
Çünkü yılların tecrübesi, günün ihtiyaçları ile yoğrulmuş, gelenekler, bilim ve modayla törpülenmiştir.
Ya da tamamen daha geri gitmiştir.
Sonuçta günün ihtiyacına cevap verecek modeller kendiliğinden ortaya çıkmıştır.
Ancak düzen yaratmak uğruna da hayatı ıskalamamak gereklidir.
Buna en iyi örnek Japonya.
Hala Kimono giyip suşi yiyerek, dünyanın en ileri teknolojilerini kullanırlar.
Hayata bakış açıları farklıdır.
Çok çalışıp, küçük evlerde yaşarlar.
Nedense, bir kısmı hiç hoşumuza gitmez.
Oysa kişi başına milli gelirlerini ezbere biliriz.
Çoğu zaman ne yaptıklarına değil, neye sahip olduklarına bakarız.
Attık mı mangalda kül bırakmayız.
Oysa sırları aynı dili konuşmalarında saklı.
Kör, sağır, dilsizi oynamıyorlar...
Bizdeyse bırakın aynı dili, bakış açıları, tüm duyu organları üç insanda farklı çalışıyor.
Herkes kendi derdinde.
Hepimiz aynı şeyi söylüyoruz.
“AB’ne girelim, aman ABD’yi aksatmayalım, onu yapalım bunu yapalım. Cart curtt”
Peki niye olmuyor?
Eee, kimi bilerek, kimi şaşkınlığından ya da ince hesaptan aynı dili konuşmuyor da ondan. Benim tavsiyem şu:
“Türk, öğün, çalış, güven ama elini çabuk tut. Yoksa trene bilet bile yok.”
Gündem değişmezse, yarına partilerin tek adamlarını, bildik oligarşiyi ve önümüze konulup 'oyla' denilenleri yazacağım.
Genç bir kardeşimle bunun üzerine sohbet ederken İskandinav ülkelerindeki sosyal diyaloğu hatırlattı bana.
Ne de güzel söyledi.
Günü birlik, asosyal toplumlar bunu ne kadar kavrar bilemem ama sosyalleşmekle çok şeyi aşabiliriz de.
Baktınız olmadı…
Yine aşırırız…
Yine olmazsa.
Eee o zaman aş ereriz.
Sonuçta liderler, yani malum oligarşi onun da bir çözümünü bulup sunarlar bize.