Bursa Barosu çocuk haklarını konuştu

Bursa Barosu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü sebebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. 

Bursa Barosu çocuk haklarını konuştu

Bursa Barosu, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde, günümüzde çocukların yaşadığı problemleri anlattıkları basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Avukat Ebru Yıldız gerçekleştirirken kalıcı çözümlerin uygulanmasının gerektiğini vurguladı. 

"ÇOCUKLARIN HAKLARINI GÜVENCE ALTINA ALMA SORUMLULUĞU YENİDEN HATIRLANMALIDIR"

Yıldız, "20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, çocukların yalnızca geleceğimiz değil, bugünümüz olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır. Bugün tüm devletlerin ve toplumların çocukların yaşama, korunma, gelişim ve katılım haklarını güvence altına alma sorumluluğunu yeniden hatırlaması gereken gündür. Veriler çocukların hala dünyanın dört bir yanında en temel haklarından mahrum bırakıldığını göstermektedir.Son yıllarda Ortadoğu da ki savaşların en büyük mağduru yine çocuklar olmuştur. Birleşmiş Milletler ve UNICEF verilerine göre, Gazze ve Batı Şeria'da binlerce çocuk öldürülmüş, yüz binlercesi okuldan mahrum bırakılmış ve on binlercesi ağır beslenme yetersizliğiyle, açlıkla karşı karşıya kalmıştır. UNICEF'e göre yalnızca Gazze'de beş yaşının altında 322 bin çocuğun, hayati düzeyde besin eksikliği nedeniyle yaşamı risk altındadır. Ayrıca 2025'in ilk yarısında 600'den fazla çocuk evlerinin yıkılması sonucu yerinden edilmiştir. Sudan'da da 15 milyondan fazla çocuk insani yardıma muhtaç durumda olup 3,2 milyon çocuk da akut yetersiz beslenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Doğu Türkistan ise Uygur çocuklarının ailelerinden zorla ayrıldığı, anadilinde eğitim haklarının engellendiği ve kültürel kimliklerinin sistematik biçimde bastırıldığı yönünde uluslararası raporlarla gündeme gelmektedir. Bu tablo çocukların yalnızca fiziksel değil, duygusal, eğitsel ve toplumsal olarak da derin bir travma yaşadığını göstermektedir" ifadeleriyle konuşmasına başladı. 

"HER ÜÇ ÇOCUKTAN BİRİ YOKSULLUK TEHTİDİYLE KARŞI KARŞIYA"

Yıldız, "Çocukların çalıştırılması, erken yaşta evlendirilmesi, eğitimden koparılmaları ve suça sürüklenmesi, her şeyden önce bir yoksulluk sorunu olup, gelir adaletsizliğinin en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alan Türkiye'de de nüfusun çeyreğinden fazlasını meydana getiren çocuklar söz konusu olumsuz durumdan en fazla etkilenen gruplardan birisidir. Resmi kaynaklara göre çocuk refahında önemli bir gerileme yaşayan Türkiye'de yoksulluk riski altında olan çocukların oranı, toplam çocuk nüfusuna oranla %34'e ulaşmıştır. Bir diğer deyişle her üç çocuktan birisi yoksulluk tehdidiyle karşı karşıyadır. Yoksulluk, çocukların kaygı ve depresyon gibi ruhsal sorunlar yaşamasına da yol açmaktadır. Ekonomik krizin derinleştirdiği bu yoksulluk koşulları, çocukları koruyucu mekanizmalardan en başta eğitimden kopararak, onları sömürüye, istismara ve şiddete açık hale getirmektedir" ifadelerini kullandı. 

"ÇIRAKLIK ADI ALTINDA ÇOCUKLAR TEHLİKELİ İŞLERDE ÇALIŞTIRILIYOR"

Çocukların eğitimde yaşadığı problemlere değinen Yıldız, "Okuldan kopan veya eğitime erişimi yetersizleşen çocuklar, ekonomik krizin ve yoksulluğun etkisiyle hızla çalışma hayatına itilmektedir. Bu süreci hızlandıran ve meşrulaştıran en önemli mekanizmalardan biri de Mesleki Eğitim Merkezleridir. MESEM'ler, çocukları "stajyer" veya "çırak" adı altında, çoğu zaman asgari düzeydeki denetim ve korumadan dahi yoksun şekilde doğrudan işyerlerine yönlendirilmekte, böylece çocuk işçiliği bir "eğitim" modeli olarak normalleştirilmektedir. Okulun sağlayacağı sosyal ve gelişimsel becerilerden mahrum kalan bu çocuklar, düşük ücretli, güvencesiz ve tehlikeli işlerde "çocuk işçi" olarak sömürülmektedir. Son dönemde artan "iş cinayetleri" vakalarında Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ve çıraklık sistemi içinde yaşanan iş kazaları da dikkat çekmekte olup, resmî ve sivil toplum verileriyle bildirilen örnekler, MESEM'e bağlı ya da MESEM'li öğrencilerin staj/çıraklık yaptıkları işletmelerde ağır kazalara uğradıklarını; 2024-2025 döneminde pek çok kaza ve bazı ölümlerin raporlandığını göstermektedir. Çıraklık adı altında çocukların tehlikeli işlerde çalıştırılması, çocuk işçiliğinin farklı bir görünümünü oluşturmakta ve korunma mekanizmalarındaki eksiklikleri gözler önüne sermektedir" dedi. 

"ÇOCUKLARA YÜKLENEN AĞIR BEDELLERE KARŞI BİRLİKTE DURMALIYIZ"

Yıldız son olarak, "Bugün, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde; hem ulusal hem küresel düzeyde çocuk haklarını savunan tüm kurumlara, karar vericilere ve kamuoyuna çağrımızdır: Çocukların yaşama, gelişme, eğitim, korunma ve katılım haklarını önceleyen politikalar ivedilikle hayata geçirilmeli; adalet, sağlık ve eğitim sistemleri çocuk odaklı bir yaklaşımla yeniden yapılandırılmalıdır. Çocuk işçiliğine, eğitimde eşitsizliğe, cezaevi mağduriyetlerine, beslenme yetersizliğine ve savaşın çocuklara yüklediği ağır bedellere karşı birlikte durma zamanı gelmiştir. Çocuklar, toplumun aydınlık yarınlarının güvencesidir. Çocuklar hak ettikleri güvenli, sağlıklı ve onurlu yaşamı talep etmektedirler. Bu talebi duymak ve gereğini yapmak, hepimizin ortak sorumluluğudur. Yoksullukla mücadele eden, çocukları eğitim sisteminde tutan, ekonomik sömürüden ve baskıdan koruyan ve onları "hak özneleri" olarak tanıyan bütüncül bir bakış açısını ısrarla hatırlatmak zorundayız. Merceği doğru yere tutmazsak çocukluk statüsünü yok etmeye çalışan bu akışın bir parçası olmak kaçınılmaz olacaktır" şeklinde konuştu.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR