<div>Yılın son günlerine yaklaşırken ister istemez aynı soruyu soruyoruz: “Bu yıl hayatımızda ne değişti?”Cevap artık tek bir başlıkta toplanıyor: Yapay zekâ.</div> <div><strong>Bir zamanlar yalnızca bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz yapay zekâ, bugün cebimizde, masamızda, iş yerimizde. Üstelik sessiz sedasız değil; köklü, hızlı ve geri dönüşü zor bir biçimde hayatımıza yerleşti. Çoğu zaman farkına varmadan alıştık ona. Navigasyonun daha akıllı olmasına, telefonun yüzümüzü tanımasına, sosyal medyada karşımıza çıkan “tam da bana göre” içeriklere… Hepsi yapay zekânın eseri.</strong></div> <div>En büyük değişim ise çalışma hayatında yaşandı. Metin yazan, çeviri yapan, görsel tasarlayan, veri analiz eden sistemler artık sıradan araçlar. Eskiden saatler süren işler dakikalara indi. Bu durum bir yandan verimliliği artırırken, diğer yandan şu soruyu da beraberinde getirdi: “İnsan emeğinin sınırı nereye çekilecek?”Yapay zekâ bazı meslekleri dönüştürdü, bazılarını tehdit etti, bazılarına ise hiç olmadığı kadar güç kattı. Asıl mesele, onunla rekabet etmek değil; onunla birlikte üretmeyi öğrenebilmek.</div> <div><strong>Eğitim alanında da sessiz bir devrim yaşanıyor. Öğrenciler artık tek tip anlatımla yetinmiyor. Kişiye özel öğrenme, bireysel hız ve ilgi alanlarına göre şekillenen içerikler mümkün hale geldi. Öğretmenlerin rolü bilgi aktarıcılığından rehberliğe evriliyor. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı; doğru bilgiyi ayıklamak ise her zamankinden daha önemli.</strong></div> <div>Sağlıkta yapay zekâ, erken teşhisin gizli kahramanı olmaya başladı. Radyoloji görüntülerini saniyeler içinde analiz eden sistemler, doktorlara ikinci bir göz sunuyor. Hataları azaltıyor, zamanı geri kazandırıyor. Elbette nihai karar hâlâ insanda, ama artık yalnız değil.</div> <div>Günlük hayatta ise yapay zekâ çoğu zaman görünmez bir asistan gibi. Alışverişten müziğe, seyahatten bankacılığa kadar her alanda “bizi tanıyan” sistemlerle yaşıyoruz. Ne isteyeceğimizi biz söylemeden tahmin eden algoritmalar, hayatı kolaylaştırırken mahremiyet ve veri güvenliği gibi kritik soruları da beraberinde getiriyor. Kolaylık mı, kontrol mü? Bu denge, önümüzdeki yılların en büyük tartışması olacak.</div> <div></div> <div>Ve yılın sonuna yaklaşırken belki de en çarpıcı değişim: Yapay zekânın artık sadece araç değil, yaratıcı bir aktör haline gelmesi. Bugün yapay zekâ ile senaryo yazılıyor, karakter tasarlanıyor, müzik besteleniyor. Hatta tamamen yapay zekâ destekli film ve diziler üretilmeye başlandı. <strong>Kamera arkasında insan sayısı azalırken, ekranda gördüğümüz hikâyelerin kaynağı değişiyor. Bu, sinema ve dizi sektöründe yeni bir çağın kapısını aralıyor. “Yaratıcılık sadece insana mı aittir?” sorusu artık felsefi değil, pratik bir tartışma.</strong></div> <div>Yapay zekâ ne iyi ne kötü. O, onu kullanan insanın niyeti kadar güçlü ve etkili. Yılın son günlerinde belki de asıl soruyu şöyle sormalıyız:</div> <div><strong>“Bu dönüşüme ne kadar hazırız?”</strong></div> <div>Yeni yıl, yapay zekânın hayatımızda daha da görünür olacağı bir yıl olacak. Mesele onu durdurmak değil; onu anlayarak, etik sınırlarla ve insan merkezli bir bakışla yönetebilmek. Çünkü teknoloji değişir, hızlanır; ama yönünü belirleyen her zaman insan olur.</div>